4 Mart itibariyle Bergen filmi gösterime girdi. Her ne kadar Bergen'in hayatını tam olarak anlatmasa da film gerek oyuncu kadrosu, gerek kurgusu, gerek oyuncu performansları ile izleyiciye derinden bir iz bırakıyor. Peki Bergen'in gerçek hayat hikayesi nasıl? Bergen'i öyle bir sona getiren olaylar neler? Bergen'in acıların kadını olma serüveni neler? Bu haftaki konumuz acıların kadını Bergen.

Hayat hikayesi
Asıl adı Belgin Sarılmışer olan Bergen, çocukluk yıllarında mandoline merak salarak müziğe ilk adımını atıyor. Bu adım lise yıllarından sonra da devamını getirecek ve Bergen'e Ankara Devlet Konservatuvarı 'nın kapılarını birincilikle açacaktı.
Konservatuvara girdikten sonra iki yıl okumaya devam eden Belgin maddi imkansızlıkların da etkisiyle PTT'de işe giriyor. Buraya girmesi için yaşını büyütmesi gerekiyor ve bunun bazı tanıdıklar sayesinden bu engeli atlatıyor. PTT yıllarında aşka ilk adımını taksici Yalçın ile atıyordu Belgin. Bu aşk Belgin'e geri dönülmez zararlar verecekti. Bir gün sevdiğinin karşısına geçip başkası ile evleneceğini söyleyecek kadar acımasız bir aşk.

Dönüm noktası
Belgin'in hayatının dönüm noktası bir akşam arkadaşları ile eğlenmeye gittiği Seymen Gece Kulübü oluyor. Burda arkadaşlarının ısrarları üzerine 'Batsın Bu Dünya' şarkısını söyleyen Belgin, seyirciler tarafından büyük bir beğeni ile karşılaşıyor. Bu beğeni sonrasında gece kulübünün patronunun sahne teklifiyle ileri bir aşamaya geçiyor.
Artık bir sahne adı gerekiyordu genç Belgin'e. O isim Belgin'in gazetelerden gördüğü Norveç'in Bergen şehri olacaktı. Bergen adıyla sahne almaya başlayan genç sanatçı belli bir üne kavuşmaya başlamıştır.

Bir yaz döneminde Adana'ya gidip çalışmaya başlaması ise hayatının başka bir dönüm noktası olacaktı. Adana'da sahne almaya başladığı yıllarda kendisini her gün gelip dinleyen gizli bir hayranı vardı Bergen'in. Her gün ona güller yolluyor, başından aşağı güller döktürüyordu. Başından aşağı güller döken o adam gün gelecek Bergen'in üzerine kurşun yağdırmaktan geri durmayacaktı.
Adana günleri
Günler böyle devam ederken Bergen kendi emekleriyle bir araba almaya karar verir. Bir sahne çıkışında arabasını yanarken bulan Bergen'i teselli eden kişiyse yine o gizli hayranı olacaktır. Aradan günler geçiyor ve o gizli hayran Bergen'e aynı arabayı hediye ediyordu. Böylelikle Bergen ile gizli hayranı arasında yakınlaşma başlıyor. Bu yakınlaşma nikah masasında son buluyor. Fakat senaryo olan bir nikah masası...

Bergen bu senaryonun fakrına bir buçuk yıl sonra farkına varacaktı. Bergen bu süreçte aşık olduğu adamın evli ve üç çocuk babası olduğunu öğreniyordu. İlerleyen zamanlarda eşinden boşanan bu gizli hayran Bergen'in gönlünü bir şekilde almayı başarıyordu. Bergen'i evlenmeye ikna eden gizli hayranın bir isteği vardı Bergen'den: Sahne hayatına son vermesi!..
Ortaya çıkan gerçek yüz
Bu teklifi kabul eden Bergen, evliliğin ilerleyen yıllarında gördüğü şiddet nedeniyle evden kaçarak Ankara'ya ordan da İzmir'e gidiyor. Burda tekrardan sahne almaya başlayan Bergen'e kocası boşanma teklifinde bulunuyor fakat Bergen ne müzikten ne de kocasından vazgeçmek istemiyordu. Bir sahne çıkışında kaldıkları otele döndükleri sırada yüzüne atılan kezzap ile Bergen'in bütün hayatı değişiyordu. Bergen o anları şöyle anlatıyordu:
O anda iki gözüm gitti. Biraz alkollü olduğum için hiçbir şeyin farkında değildim. Sadece çığlıklar duyuyordum. Bir ara "suya götürün" diyorlar. Kadere bak ki sular kesik. Su, ip gibi akıyor. Üzerimdeki giysileri yırtıp her tarafımı sardılar. O an her şey çok karanlık, bir şey göremiyor, gözlerimi açamıyorum. Kısa bir süre sonra ekip arabası geldi. Ege Üniversitesi Hastanesi'ne götürdüler. Hastanede 45 gün kaldım, yara tedavisi gördüm.
Bu olay Bergen'i ülke çapında bir şöhrete kavuşturuyor. Dönemin ünlü estetisyenleri sayesinde yoğun çabalar sonucunda herkesin hafızasındaki görünümüne kavuşuyor. Fakat bir gözünü kurtarmayı başaramıyorlar.

Sonun başlangıcı
45 günlük tedavinin ardından sahnelere geri dönen Bergen 1986 yılında Acıların Kadını albümünü çıkarıyor. Bu albüm o yılın en çok satan albümü oluyor. Ardında da aynı adı taşıyan film çekiliyor. Aradan geçen günlerin ardından yine konser dönüşü içi yola çıkan Bergen'in yolu eski koca tarafından kesiliyor. Konuşmaları sonucunda olumsuz yanıt alan eski koca önce Bergen'in annesine iki el, sonra da Bergen'e altı el kurşun yağdırıyor. 30 yıllık hayatı 6 kuşunla son buluyordu. Katil zanlısı daha sonra verdiği röportajda şunları söyleyecekti:
Annesi "ölümden korkmuyorum" diyordu. İlk ona sıktım. Öldü sandım. Ölmese ben onu sağ bırakır mıydım? Annesinin ölmeyişine çok üzüldüm.
Olayın ardından Almanya'ya kaçan sanık burda yakalanıyor ve 11 ay hapiste kaldıktan sonra Türkiye'ye iade talebinde bulunuyor. 7 ay Türkiye'de hapis yattıktan sonra serbest kalıyor. Yani anlayacağınız Bergen'in 30 yıllık hayatının karşılığı 18 ay!
Kabristanlık
Bergen hayattayken "seni mezarında bile rahat bırakmam" tehditlerinden sonra Bergen'in mezarı Mersin asri mezarlığında özel bir bölümde çok kilitli bir kapının arkasında duruyor. Yanında Özge Can Aslan ile birlikte...

Bergen müzikal kariyerine 6 long play, 11 kaset, 129 şarkı, 1 video film sığdırdı. Şimdi ise gönüllere sığamayacak kadar büyük bir yer kaplıyor sevenlerinin kalbinde. Bergen'in hayatını mahveden kişinin adından bahsetmedim. Zira zaten biliyorsunuz; fazlasına gerek yok.
Daha fazlası için #nevarneyokkargala