Kitap & Edebiyat

Aforizmalar ve Friedrich Nietzsche ile Kısa Bir Söyleşi


Çağlan Tunçbilek 10 Ekim 10:02

Friedrich Nietzsche 25 Ağustos'ta ölmüştür. Tam 122 yıl önce... Yaşamını okuduğumda iyi niyetini ve erdemini gördüm. Yaşamın gerçeğini anladıkça kabullenmekteki zorluklarını ve bazı kadersel olayları önemsemeyip kendi hedefine doğru ilerleyişini gördüm. Çabasını, öğrenme aşkını... Bunlar tartışmasız saygı duyulması gereken özellikler. Okuduğu kitap sayısını ise herkes biliyor.

İnsan ömrü Flemming’in penisilini bulmasından sonra uzadı. O ise tıptaki büyük ilerlemelerin hemen arifesinde yaşadı ve 1900’de nispeten genç bir yaşta öldü. Keşke daha uzun yaşasaydı. Elimde onun “Aforizmalar” isimli kitabı vardı ve benim için onunla sohbet etmenin tek yolu da buydu.

Kitabın kapağını açmadan önce gözümü kapadım. O şimdi yaşasaydı ve karşımda otursaydı neler konuşurduk diye düşünürken, bir ayakkabı sesi geldi. Gözümü açtım Fredrich karşımdaydı ve bana bakıyordu. Bıyıklarını düzeltti ve birden bana “Kendin ol!” dedi. Şaşırmıştım. Kendimi biraz topladım ve "Kendini bilmek için çabala!” dedim. Bu şekilde sohbet ilerledi.

FN: İnsanın kendisi olmasının koşulu, kim olduğunu hiç bilmemesidir.

ÇT: Bütün insanlar kendini az bilse çok da bilse her zaman kendisi gibidir. İnsanın kendisi gibi olması görmek, işitmek gibi çaba harcanmadan olan bir şeydir. O kendiliğindenliktir.

Gülümsedi. Biraz düşündü.

Acı, olgunlaşma ve insan

FN: İnsan tüm nesneleri bildiği zaman kendini de bilecektir. Nesneler onun kendi sınırlarıdır.

ÇT: Acı ve sıkıntı olmadan kendimizi bilemeyiz. Kişilik tipimizi ve mizacımızı araştırırken acılar eksiklerimizi gösterir. Olgunlaşma fırsatları acı anlarındadır. Kendimizi daha fazla bilmek olgunlaşma artışı ile ilgilidir. Olgunlaşma içimizde bize acı veren şeyi bilip sonra da onu anlamakla ilgilidir. Her şeyi bilmeye çalışmak yerine bildiğimiz bir şeyi tam anlamaya çalışmak olgunlaşma sağlayacaktır. Anlamanın önemini bilmemek bir suç değildir.

FN: Kendini bilmemeye çalışma konusunda ortalama tinliler bile çok inceliklidir.

ÇT: Birçok insan ne kendini bilmemeye çalışır ne de bilmeye. Öğretmen yaşamdır. Yaşam üzüntü ve acı yoluyla bizi bize tanıtır. Bu açıdan insanın bir suçu ya da eksiği yoktur.

FN: Kendini görmezden gelmek, iyi görmek için gereklidir.

ÇT: Kör noktalarımız acı verir. Acı merak uyandırır. Merak bilmeyi sağlar. Bu şekilde anlayacak hale geliriz. Zaman, kader, kişilik ve mizacımız ise ne kadar anlayacağımızı belirler.

FN: Beni öldürmeyen şey beni güçlendirir.

ÇT: Üzen ve acı veren şeyler de…

FN: Doğrular ya da yanlışlar yoktur. Sadece yorumlar vardır.

ÇT: Kesinlikle! İnsanların doğruları ve yanlışları vardır. Çünkü yaşam ikilik üzerine kuruludur. Aslında görebildiğimiz ve göremediğimiz gerçekler vardır. İkilikleri oluşturan da budur.

İnançlar, tabular ve Friedrich Nietzsche

FN: Gerçeğin düşmanı tabular ve inançlardır.

ÇT: Gerçek karşımıza otursa ve kendini anlatsa onu olduğu gibi kabullenemezdik. Buna etki eden şeyin sadece çevremizin değil aynı zamanda kendimizin de olduğunu bilmeliyiz. Yaşadıklarımız sayesinde zaman ilerledikçe gerçekleri daha fazla görüp kabul edecek hale geliriz.

FN: Kimi insanda karakter doruğa ulaşır ama akıl bu doruğun yüksekliğine erişemez. Kimi insanda da bunun ters, olur.

ÇT: Bu gerçektir. Aslında Zihin, duygu ve haz konuları birbirinden bağımsız çalışır. Asya ezoterizmi bunu matematiksel hale getirmiştir. Ancak çok daha fazla boyut ve parametre (ölçüm yapısı) vardır. Tüm boyutları bilmemek yaşamın tadını ve heyecanını sağlar.

Büyük güç, büyük sorumluluk

FN: İnsan en cesur hayvandır. Cesaretiyle yenmiştir her hayvanı. Zafer çığlıklarıyla yenmiştir her acıyı; ama insanın acısı en derin acıdır.

ÇT: İnsan en zeki hayvandır. Zekâsıyla yenmiştir her hayvanı. Özellikle ok bulunduktan sonra cesaretli olmayanlar da hayvan avlamıştır. Böylece bu durum boş zamanı yaratmıştır. Boş zaman entellektüelliği doğurmuştur. İnsanın acısı en derin acıdır çünkü az veya çok kendine ve çevresine adil olmakta sıkıntı yaşar. Güç gerçekçi kullanılmadığında ya da gerektikçe kullanılmadığında sahibine acı verir. Bir insanı Sevememek ve sevilmemek acı verir. Sevememek sevilmemekten daha büyük sıkıntıdır. Gücün yanlış kullanımı sevememekle ilgilidir. Bu tarz güç sahibi bu yüzden acı çeker. Bu kaderseldir. Suç değildir.

FN: Kötü nedir? Zayıflıktan doğan her şey...

ÇT: Erdemsizlikten doğan her şey.

FN: Neyin iyi neyin kötü olduğunu henüz hiç kimse bilmiyor, yaratıcı dışında.

ÇT: İyi ve kötü bir ikiliktir. Her kişilik ve mizaç tipindeki insan için iyi ve kötü kriteri vardır. İyi ve kötü bu nedenle herkes için farklıdır. Yaratıcı nötrdür. Yaratıcı açısından baktığımızda zeka, hırs, cehalet ve erdem vardır. Bu nedenle bir insan ne tamamen iyidir ne de tamamen kötüdür. Aynı kendimiz gibi.

Birden sesi uzaklaştı ve gözümü açtım. “Kim bilir? Friedrich Nietzsche belki bir başka rüyada tekrar bana konuk olur.” diye düşünmeden de edemedim.

,

Bu yazıyı kargala!
0 Yorum