Yakın zaman önce -son James Bond- Daniel Craig, milyon dolarlık servetinden çocuklarına hiç miras bırakmayacağını açıkladı. Yaklaşık 160 milyon dolarlık servetini bağışlamayacağını söyleyen Craig birçok insanı şaşırttı.
Çünkü insanoğlu, "birikim" yapmayı kendine hep görev bilmiştir. Çocukluk çağlarında harçlıklarını biriktirmiştir, büyüyünce de kazanımlarını biriktirip kenara atarak "yarınlarını kurtarmanın" derdine düşmüştür. Geriye dönüp baktığımızda, bu şekilde anısı olmayan yok denecek kadar azdır sanırım. Toplumun bize dayattığı ya da çevremizden görerek edindiğimiz öğretilerin başında tasarruf ve birikim geliyor. Her şeyi yerinde ve en yüksek verimle kullanmak, ufak yaşlarımızdan beri bize öğretilmiştir.
"Çocuklarıma miras bırakmayacağım; paramı hayır işlerinde harcamak beni daha mutlu eder.”
James Bond filminin yıldızı Daniel Craig

Yıllarını ipoteklemek doğru mu?
E peki bu kadar birikim kimin için yapılıyor? Kendimiz için mi? Çalışmaya başladıktan sonra sürekli yatırım derdine düşen insanoğlu araba, ev, arsa, v.b. gibi unsurlara parasını yatırıp bekliyor. Borcunu ödemek ise senelerimizi alıyor. Peki, ne için? Elbette çocuklarımıza bir şeyler bırakmak için. Ortalama yaşam süresinin erkekler için 76 yıl, kadınlar için 81 yıl olduğu ülkemizde, yaklaşık olarak 20-30 yılımızı borç ödeyerek geçiriyoruz. Tabii bu süre, insanoğlunun en dinamik olduğu zamanlar.
Kendisinden sonraya bir şeyler bırakmak, insanoğlunun tabiatına son derece uygun bir durum. Çünkü her insan, öldükten sonra hatırlanmak ister. Sırf bunun için yapılan eserler, yazılan kitaplar, yetiştirilen nesiller vardır. Aslında bu noktada; en güzel miras sahibi kişiler de öğretmenlerdir.

"Eserinin üzerinde imzası olmayan yegâne sanatkâr, öğretmendir."
Atatürk
Daha çok miras, daha az çaba
Fakat başkaları için yaşamak, kendimize yapacağımız en büyük haksızlık. Elbette çocuğumuzu başkası olarak göremeyiz. Ancak özgürlüğümüzün kısıtlandığı durumda, buna sebep olan bir başkasıdır. Yani mesele sevgi değil; hayat standartlarımız.
Ayrıca bizim fedakârlık olarak onlara bıraktığımız birçok şey, gelecek kuşakların istediklerini elde etmek için daha az çaba harcamasına neden olacaktır. Başarılı insanların profillerine baktığımızda, çoğunun yolunun yokluktan geçtiğini görürüz.
Mesela dünyaca ünlü futbolcu Luka Modric... Babasını Hırvatistan’ın bağımsızlık savaşında kaybeden ve mülteci kampında büyüyen Luka, bugün en önemli futbolcularından biridir. Futbolun en önemli ödüllerinden biri olan Altın Top Ödülü’nün de sahiplerinden bir tanesidir.

Ünlü komedyenlerden Jim Carrey’in ünlü olmadan önceki mesleğinin, hademelik olduğunu kaçımız biliyorduk?
Peki Türk müziğinin efsane ismi Yıldız Tilbe’nin, tezgâhtarlık yaptığını biliyor muydunuz?
Onlar gibi birçok insan, "kendilerine bırakılmayan bir miras" ile büyüyüp kendi miraslarını o yokluğun içinden çıkarmayı başardılar. "Gerçek miras nedir?" diye sorarsanız sanırım buna en iyi cevabı Ernest Hemingway vermiş:
“Babamdan bana miras kaldı. Miras güneşti ve aydı. Bütün dünyayı dolaşsam da biraz bile harcanmadı.”
Hemingway
@umutakmermer