Mehtap Temur

#psikolojikdanışmangözüyle

Sosyal kaygı bozukluğu diğer bir adıyla sosyal fobi, sosyal ortamlarda aşırı korkuya neden olan bir tür kaygı bozukluğudur. İnsanlarla etkileşim gerektiren sosyal durumlarda ortaya çıkan bu korku, iş, okul ya da günlük yaşamı engelleyecek kadar güçlüdür. Elbette herkesin korku ya da kaygı duyduğu olaylar ya da durumlar vardır. Örneğin; bir topluluk önünde konuşacağınız bir toplantıda geçici bir korku ve kaygı duymanız gayet doğaldır. Doğal olamayan bu korku ve kaygının normalden fazla olması hatta bu toplantıya gitmeden günler önce başlamasıdır. Bu durumda aşırı ve anlamsız bir korku söz konusudur. Bu korkunun altında yatan başkaları tarafından kabul görmeme, olumsuz değerlendirilme kaygısıdır.

Nedenleri

Sosyal kaygı, genel olarak erken ve geç ergenlik dönemi arasında başlar. (10-17 yaş). Kalıtımdan daha çok, çocuk yetiştirme tarzı, ailenin sosyal ilişkilerinin zayıf olması, da nedenler arasındadır. Çocukluk çağından itibaren aşırı çekingen olan kişilerde sosyal kaygı oluşma oranı artmaktadır. Sosyal kaygının kaynak sebebi çoğunlukla mükemmeliyetçi kişiliktir. Her şeyin hep en iyisini, kusursuzunu yapma arzusu kişinin kaygısını arttıran en önemli sebeptir. İnsanlar tarafından tuhaf, gülünç ve utanç verici bulunmak; sosyal kaygısı yüksek kişilerde büyük bir korkuya neden olur. Düşük benlik saygısı, olumsuz düşünceler, eleştiriye karşı aşırı duyarlılık gibi etmenlerde sosyal kaygının oluşmasına neden olur.

Fiziksel belirtileri

Sosyal fobisi olan kişiler sosyal etkileşim esnasında; mide bulantısı, aşırı terleme, ürperme veya titreme, hızlı kalp atışı ve konuşma zorluğu gibi belirtiler gösterir. Sosyal kaygı yaşayanlarda hızlı solunum veya nefes almada zorluk çekme vb belirtiler olur. Topluluk önünde konuşurken sesi titrer.  Baş dönmesi ve bayılma hissi yaşar. Ağız kuruluğu ve yüz kızarması, tik vb. davranışlar olur. Kişi bu durumdan kaynaklı şiddetli baş ağrısı da çekebilir.

Özellikleri

Bu kişiler markette alışveriş yapmak gibi toplulukta yapılan sıradan şeyleri yapmaktan bile korkarlar.  Başkalarıyla konuşurken huzursuzluk ve kaygı duyarlar. Utangaç ve çekingen davranırlar.  Bu bozukluğu sahip kişiler, insanlarla konuşmak, yeni insanlarla tanışmak ve sosyal toplantılara katılmak konusunda sorun yaşarlar. Başkaları tarafından yargılanmaktan veya incelenmekten korkarlar. Korkularının nedensiz ya da mantıksız olduğunun farkında olabilirler ancak bu durumun üstesinden gelebilmek için kendilerini güçsüz hissedebilirler. Odak olma ya da başkaları tarafından değerlendirilme ihtimalinin olduğu sosyal durumlardan korkma şeklinde kendini göstermektedir.

Özgül fobilerden farklı olarak sosyal kaygı bozukluğunda korkulan şey belirli bir obje ya da durum değil başkaları tarafından yargılanma, olumsuz değerlendirilme ya da kendini küçük düşürme ihtimalidir. Bu problemi deneyimleyen kişiler, korkulan durumlarda kaygılarının anlaşılacağı, olumsuz değerlendirilecekleri veya reddedilecekleri korkusu yaşar. Korku duyulan sosyal durumlara örnek olarak;  toplum içinde yemek yemek, yazı yazmak, şarkı söylemek vb. verilebilir.

Bu kişiler korktukları şeylerden aslında korkmamaları gerektiğinin farkında oldukları halde korkularını kontrol edemezler. Bu tür korkular yaşayacaklarını düşündükleri yerlerden ve olaylardan kaçınarak uzak durmaya çalışırlar.

Öneriler

Konfor alanınızın dışında bir şeyler yapmayı deneyin. İşler yolunda gitmezse ortamdan nasıl ayrılacağınıza dair bir planınız olsun. Karşınızdakinin söylediklerini dinlediğinizi belli eden sorular sorabilirsiniz. Böylece konuşmaya devam ederler ve üzerinizdeki baskıyı azaltırsınız. Konuşmayı kolaylaştıran birkaç konu düşünmeniz iyi olur. Derin nefes alma ya da kas gevşeme egzersizleriyle sinir sisteminizi düzenleyebilirsiniz. Varsayımda bulunmayın. Belirsiz bir şey olduğunda kafanızda senaryo oluşturmak yerine açıklama isteyin. Herhangi bir yanlış anlaşılmayı gidermek için iletişim çok önemlidir. Kaygı kaynaklı aşırı düşünmeyi bırakın. İnsanları memnun etmeye çalışan kişiler, diğer insanların kendileri hakkında ne düşündüğü konusunda yüksek kaygı yaşar. Bu kaygı her küçük şeyi daha fazla düşünmeye sebep olur. Kaygınızı yatıştırıp aşırı düşünme döngüsünü kırmayı öğrenin. Sosyal kaygı konusunda da mutlaka bir uzman desteği alın.