Gezi & Seyahat Kitap & Edebiyat

BODRUM ZAİ VE BİR YALNIZ GEZGİN: JACK KEROUAC


Emine Aydın Albayrak 24 Aralık 14:46

Sezon dışında tatil yörelerine gitmeye bayılırım. Mesela kış aylarında Bodrum seyahati en sevdiklerimden. Geçen hafta hikayesini anlattığım gezgin kitapla birlikte gidebileceğim en güzel yerlerden biri Bodrum Zai idi. Karlı bir Ankara sabahında, Yalnız Gezgin kitabı ve çantasıyla birlikte arabaya atlayıp Bodrum yollarına vurdum kendimi. Karlı, buzlu, sisli, yağmurlu ya da güneşli demeden her halini sevdiğim uzun yol ve yanımda ani planlarıma eşlik etmeyi seven arkadaşlarım… Bunun yanı sıra heyecanla okuduğum bir kitap ve merakla okumayı beklediğim okuyucu hikayeleri… Güzel bir kış rüyası gibi.

Bodrum Zai

Bir zeytin ağacının gölgesinde kurulan hayallerin, gerçeğe dönüştüğü mekan Bodrum Zai. Adını da “zeytin” kelimesinin eski deyişlerinden birinden alıyor. Her biri ayrı bir sanatçıya atfedilen zeytin ağaçları da adının hakkını fazlasıyla veriyor. O zeytin ağaçlarının gölgesinde siz de kendi hayalinizi yaşıyor gibisiniz. Beş duyumuza hitap eden bir mekan olma fikriyle yola çıkmışlar ve gerçekten de her bir duyumuza ayrı keyif yaşatıyorlar. Aranızda Bodrum’u deniz, kum, güneş, gece hayatı ve magazinden ibaret sanan varsa en kısa zamanda Bodrum Zai’yi görmeli. Su sesini dinleyip, çimlerin üstündeki parke taşlarını takip etmeli. Başını çevirdiği her yerde ayrı bir sanat eseri hikayesi dinlemeli.

Biz Ankaralılar, son yıllarda bu algı biraz değişmiş olsa da, güzel bir mekan gördüğümüzde servisinden ve menüsünden endişe ederiz. Çünkü mekanın güzel olması, tercih edilmesi için yeterli bir sebeptir diye düşünen çok işletmeci gördük. Yeşile, suya aç bir memleket olduğumuz için olabilir. Güzel mekanda beklentilerimiz düşüktür. Bodrum Zai’nin kapısından girdiğim anda menüsü, şefi hiç önceliğim olmadı. Ancak her gidişimde ayrı bir lezzet duydum. Ruhen duymanın yanı sıra, tat duyumla da duydum. Gerçekten beş duyuya hitap etmeyi dört dörtlük başarıyor. Güler yüzlü çalışanları da bu başarıya son noktayı koyuyor.

Jack Kerouac'lı Bodrum Zai

Bodrum Zai, belki iki bin yaşında zeytin ağaçlarının gölgesiyle, Yalnız Gezgin kitabına çok güzel bir ev sahipliği yaptı. Beat kuşağının en sevilenlerinden olan Jack Kerouac, yine en sevilen kitaplarından biri olan Yalnız Gezgin’le haftanın kitabıydı benim için. Kerouac kadar gezmenin akışında kalan bir insan olmasam da gezmek, yaşamdan tat alma listemde ilk sıralarda. Plansız yaşamayı, birden bire çizilmiş gezi rotalarını seviyorum. Ancak konforumdan ödün vermeden yapıyorum bunu. Lezzet arıyorum, belki biraz lüks arıyorum. Ne olursa olsun kısa sürede evime dönmeyi seviyorum. Mesela tek gecelik seyahatler en sevdiklerim. Çabuk sıkıldığım için kendimce tadında bırakıyorum. Belki birçoğuna göre hızlı yaşıyorum.

Yalnız Gezgin ve Ben

Yalnız Gezgin’le alışkın olmadığım bir yolculuğa çıkmış gibi hissettim. Plansız programsız, çantasız, parasız ve hatta biraz da sağlıksız. Ama sonuna kadar yaşam enerjisiyle dolu. Yeni limanlara, yeni istasyonlara, yeni yemek ve yeni insanlara açık. Her anı dolu dolu ve gerçek bir yolculuk. Jack Kerouac gerçek karakterleri ve gerçek mekanlarıyla tadına doyulmaz bir gezgin yazar. Yalnız Gezgin kitabıysa her satırıyla gerçek bir gezi günlüğü. Okurken bu seyahati yaşadığınızı hissedeceksiniz. Temizlik yapma karşılığında bindiği gemide hastalanınca, siz de onunla hastalanacaksınız belki. Onunla uykusuz kalacak, onunla heyecanlanacaksınız. Para bulmak için onunla çabalayacak, tren kaçırmamak için onunla koşacaksınız. Sıklıkla uyuşmayı seven tarafına da imrenmedim değil. Belki sadece uyuşarak bu gezi notlarını yazabilecek sakinliğe erişiyordur, bilemeyiz.

İlk defa 1960 yılında basılan ve Ayrıntı Yayınları tarafından 2013 yılında bize kazandırılan bu Jack Kerouac kitabına sahip olabilmeyi çok isterdim. Yazarın yaşanmışlığı kadar okuyucunun da yaşanmışlığı var bu kitapta. Önceki yazımda size tanıttığım Okan Keleşoğlu’na ait bu kitapta, her okuyucunun bir küçük notu var. İçinde bulunduğu çantada da dünyanın her yerinden hediyeler. Sahra Çölü’nden kum, Kamboçya’dan yaprak… Uçak biletleri, paralar, fotoğraflar… Ben de Zai’den aldığım bir zeytin yaprağı koydum minicik bir kavanoza. Yalnız Gezgin topluluğunun kuralları gereği önce kitabı okudum, sonra okuyucu notlarını ve mektuplarını. Bambaşka yaşanmışlıkları, iyi ve kötü anıları. Bu kadar yaşayan bir kitabı okumama aracı oldukları için Okan Keleşoğlu’na ve Nous’n Soul mekanının  sahibi Ömer Yılmaz’a gerçekten minnettarım. Önümüzdeki salı on beş günlük sürem dolduğunda kendi notumla birlikte çantayı teslim edeceğim.

Belki bir sonraki okuyucu siz olursunuz kim bilir?

Bu yazıyı kargala!
0 Yorum