O köyler bizim olmasa da gidilesi, görülesi… Beş toprak anlamına gelen Cinque Terre; İtalya’nın kuzeybatısında La Spezia şehrine bağlı, denizin kenarında beş köyden oluşuyor ama köy demeye de şahit ister tabii ki. Masalsı, insanı alıp götüren köyler bunlar. Üstelik bu bölge 1998 yılında Unesco Dünya Mirasları Listesi'ne de girmiş. Bu yazıyı okurken arka planda hafif, tatlı bir İtalyanca müzik de açarsanız belki yazının içinden bir anda kendinizi Cinque Terre'de bulabilirsiniz. Söyleyeyim. Mesela "Tarantella" güzel gider. Cinque Terre, beş toprak anlamına geliyor demiştim. Beş toprak -yani yan yana dizilmiş beş köy- film sahnelerinden fırlamış gibi beş köy. Sırayla Riomaggiore, Manarola, Corniglia, Vernazza ve Monterosso!.. La Spezia’dan trene bindiğinizde ilk ulaşacağınız köy Riomaggiore, son köy de Monterosso. Zaten sırasıyla gezeceksiniz. O yüzden ben önce ulaşımdan bahsedeyim.

Cinque Terre’ye nasıl giderim?

Hemen -şipşak- bir rota çizmek gerekirse zaten İtalya’ya gittiğinizde Pisa planlarınız arasındadır eminim. Günün erken saatlerinde Pisa’ya gidip kuleyi tuttuğunuz meşhur pozdan verdikten sonra tren garından La Spezia şehrine biletinizi alıyorsunuz. La Spezia’dan da direkt Cinque Terre trenleriyle köylere gidebiliyorsunuz. Peki neden tren? Çünkü köylerde motorlu taşıtlar yasak. O yüzden tren en iyi seçenek. Köyler arası da tren seferleri mevcut. Örneğin ilk köyde indikten sonra gezip trenle diğer köye geçiyorsunuz. Zaten köyler arası mesafe beş dakika civarı. Bu şekilde geze geze bütün köyleri görebilirsiniz. Tabii öncesinde tren saatlerine bakmak çok önemli. Dediğim gibi; eğer köylerde konaklamayı planlamıyorsanız, günün erken saatlerinde yola çıkmalısınız, çünkü akşam son tren de erken kalkıyor. Beş köyü de görebilmek için saat çok önemli. "Ben manzaranın tadına varayım, doğayı içime çekeyim" diyorsanız köyler arası trekking yapmanız da mümkün. Bilmekte fayda var ki biraz uzun, meşakkatli ama keyifli bir yürüyüş. "Köyler arası trenle mesafe beş dakika" demiştim. Buna dayanarak "Yürümek ne kadar sürebilir ki?" diye düşünmeyin çünkü patika yol, dağlardan tepelerden geçmeli bir parkur. O yüzden köyler arası yürüyerek geçmeyi planlıyorsanız vaktinizi güzel ayarlamanız çok önemli. Bir de yolların açık olup olmadığını önceden öğrenmek lazım, heyelan tehlikesi nedeniyle bazen yürüyüş yolları kapalı olabiliyor. Corniglia hariç köylerin hepsi deniz kenarında, tatlış mı tatlış bir Akdeniz kasabası tadında. Resmen görsel şölen sunuyorlar. Üzüm bağları, patika yollar, renkli binalar… Corniglia biraz tepede; turistlerin az uğradığı bir köy. Çünkü neden? Hiçbir turist belli ki trenden inip o yokuşu tırmanmak istemiyor. Gezginiz, yorgunuz malumunuz. "Riomaggiore’den çıktım yola, Monterossodur kazan; nasıl ayırdı bizi, bu yazıları yazan?" Ruhumuzu okşayan Cimilli İbo türküleri eşliğinde köy köy gezelim biraz da. Tabii naif İtalyan musikisinden, Cimilli'ye nasıl bir geçiş yaptım ben de anlamadım. Her neyse...

Riomaggiore

Köylerin ilki. Her yerde karşımıza çıkan şu meşhur fotoğrafın sahibi. San Giovanni Battista Kilisesi, San Lorenzo Kilisesi ve Riomaggiore Kalesi görülesi yerlerden. Bu minik sahil kasabasını gezdikten sonra; muhteşem manzaralar eşliğinde, romantik bir yürüyüşle, aşk yolunu kullanarak yirmi dakikada Manarola’ya ulaşabilirsiniz.

Manarola

Bir kayanın üzerine kurulu olan bu kasabaya geldiğinizde güzel bir kafeye oturup manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.

Corniglia

Cinque Terre’nin tam ortasındaki ve denizle bağlantısı olmayan tek kasaba. Trenden indiğinizde, kasabaya ulaşmak için; "Lardarina" isimli, 377 merdivenli, patika yolu tırmanmanız gerekiyor. Bu muhteşem köye ulaştığınızda, sizi muhteşem üzüm bağları ve teraslar karşılayacak. Bence değer!

Vernazza

Cinque Terre’nin en karakteristik ve hatta İtalya’nın en güzel köyü olan bu küçük balıkçı kasabasına trenle ulaşabileceğiniz gibi, deniz yoluyla da ulaşabilirsiniz. Köy, en kaliteli zeytinyağının üretildiği dik teraslı zeytinliklerle çevrilidir. Tatlı, renkli evleri burada da göreceksiniz ve bu köyde denize de girebileceksiniz ama gene de deniz için son köye gitmenizi öneriyorum.

Monterosso

Ve geldik Cinque Terre’nin en büyük köyüne. Ta ta ta tam… Köy tam olarak zeytin, üzüm ve limon ağaçları deryası. Muhteşem plajları ve berrak suyuyla da sizi baştan çıkaracak. Çok renkli teraslı evlerin arasında, dar ortaçağ sokaklarında gezerken muhtemelen 21. yüzyılda olduğunuzu bile unutacaksınız.