Spor

Euroleague'de Play-off Zamanı


Konuk Yazar 21 Nisan 21:18

Euroleague’de normal sezon bitti ve play-offlar başladı. Rus takımlarının ihracıyla beraber eşleşmeler değişti. Bu durum Fenerbahçe’ye hiç yaramazken Anadolu Efes’e fırsat tanıdı. Eşleşmeleri derinlemesine incelemeden önce ufak bir normal sezon değerlendirmesi yapmak istiyorum. Sezonun en istikrarlı ve istim üstünde olan takımı Barcelona oldu. Herhalde bir sezonun takımı ödülünü versek bu onların olurdu. Bireysel olarak da muhtemelen MVP ödülü Nikola Mirotiç’in olacak. Sezonun sürpriz takımı ise Monaco. Tıpkı Fenerbahçe gibi onlar da Rus takımlarına karşı alınan galibiyetlerin silinmesiyle büyük darbe aldı. Fakat Monaco, Fenerbahçe’nin aksine bu duruma olumlu refleks verdi ve yukarı tırmanışını devam ettirdi. Sezonun en büyük hayal kırıklığı ise son sırada kalan Panathinaikos. Birbirinden bağımsız oynayan oyuncularla tüm sezon genelinde bir sirk havası verdiler. İçinde bulundukları finansal durumu düşününce de gelecek yılları da pek parlak gözükmüyor. Geçelim play-offa…

Milano - Anadolu Efes

Temsilcimiz Efes normal sezonu beşinci sırada bitirdi ve İtalyan ekibi Milano ile rakip oldu. Ev sahibi avantajını elinde bulunduran Milano, son iki sezonda Efes’e karşı maç kaybetmedi. İstikrarsız bir sezon geçiren Efes’e karşı formsuz bir Milano... Çok ortada olan bir seri gibi duruyor. İlk maçı deplasmanda 64-48 kazanan Efes, ev sahibi avantajını da rakipten aldı. İkinci maçı kaybetse bile seriyi İstanbul’da kazanacağı maçlarla bitirebilir. Açıkçası ilk maçı kazanıp psikolojik üstünlüğü alıp iyice özgüven kazanan Efes’in serinin direksiyonuna geçtiğini söylenebilir.

Gelelim işin teknik boyutuna. İki yıldır yapılan dört maçı da rakibine kaybeden Efes, en kritik yerde nasıl devreye girdi? Galibiyetlere birçok açıdan bakılır. Rakiple oynanan bir oyun olduğuna göre kazanırken sizin ne yaptığınız kadar rakibin ne yapamadığı da önemlidir. Efes’in iyi yaptığı şeylere gelmeden önce şunu söylemeliyim ki Milano çok kötü bir günündeydi. Özellikle kısa rotasyonundan skor bulmakta çok sorun yaşadılar. Çift hane skor üreten tek oyuncu var; o da son çeyreğe kadar oyuna girmeyip bir anda kurtarıcı rolü üstlenmeye çalışan Troy Daniels. Takımın guardı ve skor potansiyeli en yüksek oyuncusu Malcolm Delaney, 5-0’la 1 sayı... Sistemin ne kadar çalışmadığına bir diğer kanıtsa Sergio Rodriguez’in maçı asistsiz bitirmesi. Delaney’in 1 sayı, Rodriguez’in 0 asist yaptığı bir günde zaten kazanma şansı çok azdı Milano’nun.

Tüm bunların yanında Efes’in de iyi yaptığı şeyler vardı elbette. Özellikle pota altı savunmasında ve ribauntlarda iyi iş çıkardı. Moerman’ın iyi gününde olması, Dunston ve Singleton’ın skor katkısı vermesi önemliydi. Sezon başından beri kanayan yarası olan uzun rotasyonu, artan çabayla beraber nispeten daha iyi katkı verdi. Bunun Milano’nun orayı zorlayarak, sürekli hücum ribaundu kovalayan bir uzununun olmamasıyla da bağlantısı var. Yine de Efes pota altını düşününce iyi iş çıkardığını söyleyebiliriz.

Savunma ve serinin kaderi

Maçtan önce skoru söyleseler ve taraf belirtmeseler izleyenlerin büyük bir kısmı Milano’nun kazandığını düşünürdü. Ben de öyle… Bu kadar düşük skorlu bir maçta dahi kazanan Efes oluyorsa Milano için serinin geri kalanının zor geçeceğini söyleyebiliriz. Hele Larkin ve Micic böyle oynamaya devam ederse seri 3-0’a bile gidebilir. Micic iyi oynadığında tüm devreler çalışırken Larkin de ona eklenince Efes inanılmaz bir sinerji yaratıyor. Zaten onların her takımı yener potansiyele sahip olmasının ana sebebi de bu sinerji ve devinim. İlk maçı kazanıp saha avantajını alan Efes’in ikinci maça çok daha özgüvenli ve rahatlamış çıkacağı kesin. Açıkçası Milano için tamam ya da devam maçı. Eğer ikinci maçı da Efes kazanırsa Milano’nun İstanbul’dan çıkması muhtemel değil.

Seri tahmini: Önümüzdeki maç seri sonucu için çok kritik bir maç. Eğer Efes kazanırsa iş biter. Milano kazanırsa İstanbul’daki maçlar çok daha baskılı bir ortamda oynanır. Tahmini zor bir seri ama ben Efes’in 3-1’le kazanacağını düşünüyorum. Eğer seri beşinci maça kalırsa Milano o zaman vites yükseltip “final-four” yapar.

Barcelona - Bayern Münih

Normal sezonu lider bitiren Barcelona sekizinci sıradan gelen Bayern’le eşleşti. Serinin ilk maçını da evinde 77-67 kazandı. Bu ilk maçın analizine ve serinin devamına dair konuşmadan önce şunu belirtmeliyim ki sekizinci sıradan çekilecek en zor takım Bayern. Belki size garip gelecek bir söylem ama bir takım sezonu ilk sırada bitirmişse nispeten rahat bir play-off geçirmesini beklersiniz. Belki Barcelona da seriyi maç vermeden kazanabilir ama ilk maçta da gördük ki maçları kazanırken zorlanacağı kesin. Bayern ligin sert ve takım oyununu iyi oynayan takımlarından biri. Ayrıca teknik ekip olarak da Euroleague’in üst sıralarında olduklarını düşünüyorum. Andrea Tricnhieri sayılı koçlardan... Adı da sürekli üst sıralardaki takımlarla anılıyor. Bu takımlardan biri de temsilcimiz Fenerbahçe.

Barcelona Euroleague’in en sert takımı. Bu konu tartışmaya kapalı. Sertlik ve savunma dozajları çok yüksek. Onları diğer tüm takımlardan önde tutan nitelikleri bu. Jasikevicius savunmadan ödün vermemek adına rotasyonu çok geniş tutuyor ve sürekli benchten enerji devşiriyor. Bayern bu sertliğe cevap verebilecek takımlardan biri fakat onların da hücum yeterlilikleri az. Belki sertlikten geri adım atmamaları onları maçların içinde tutacaktır fakat maçı kazanacak hamleyi yapabilecekler mi? Bu serinin sonucunu belirleyecek ana soru ki bence sorunun cevabı “Hayır”. Vladimir Lucic dışında düzenli olarak hücum katkısı alabilecekler oyuncu pek yok. Anrea maçları bir şekilde kaosa sürükleyecektir ama geçen sene Milano’ya yaptığını bu sene yapabileceğini sanmıyorum. Sarunas teknik olarak mutlaka cevabını verecektir.

Seri tahmini: Bayern belki Darrun Hilliard’ın coştuğu bir maçı alır ama seri genelinde Barcelona ağır basacaktır. Çok büyük farkların olmadığı, Barcelona’nın kazandığı 3 maç bekliyorum. 3-0 Barcelona…

Olimpiyakos- Monaco

Sezonun iyi takımlarından Olimpiyakos. Düzenli ve iyi basketbol oynuyorlar. Bartzokas yönetiminde iyi organize oldular sürekli belirli bir düzeyde oynuyorlar. Tabanı yüksek bir takım. Karşılarında ise sezonun sürpriz takımı Monaco. Sezonun ilk diliminde savruk ve bireysel oynayan bir takımdı. Özellikle lider olması beklenen Mike James, koçla problemler yaşıyordu ve tamamen kendi skoruyla ilgileniyordu. Çukura doğru sürüklendiğini gören yönetim, Mike James tarafını tuttu ve koç değişikliğine gitti. Takımın başına geçen Sasa Obradovic, James’le çok daha iyi bir uyum sağladı ve onu bazı şeylere inandırdı. Sorumsuz ve bireysel oynayan James, Sasa geldikten sonra lider gibi oynamaya başladı ve takımın çehresi bir anda değişti.

İki takımı da incelediğimizde iki zıt kutbun serisi olacak. Bir yanda düzen ve sistem üzerinden oynayan Olimpiyakos bir yanda bireysellik ve atletizm üzerinden oynayan Monaco. Olimpiyakos kötü gününde dahi ortaya iyi şeyler koyan bir takımken Monaco iyi gününde herkesi sürklase eden bir takım. İstikrar mı günlük performansı mı? Tabanı daha yüksek olan mı tavanı yüksek olan mı? Akıl mı atletizm mi? Tüm bu sorular ışığında oynanan bir seri. Bence tabanı yüksek olan takımın avantajlı olacağı bir seri. Ayrıca bu kadar denk bir mücadelede ev sahibi avantajının da kritik olacağı kesin.

Seri tahmini: Monaco, atletizm ve Mike James’le Olimpiyakos’un canını yakacaktır. Hatta bence seriyi son maça kadar da taşıyacaklar. Fakat son maçta Oli’nin evinde, ateşli Yunan taraftarıyla son gülenin Olimpiyakos olacağını düşünüyorum. 3-2 Olimpiyakos…

Real Madrid- Maccabi Tel Aviv

Son maçı evinde Fenerbahçe’yle oynayan Maccabi rakip seçme hakkına sahipti. Yenilirse Milano yenerse Real rakibi olacaktı. Maccabi sezon içinde iki maçta da Real’i çok zorladı. Nispeten Real’e ters geldiklerini söyleyebiliriz. Onlar da bu fikirde olduklarını son maçı yenerek gösterdiler. Madrid’in kısa rotasyonunda yaşadığı sorunlar herkesçe bilinen bir şey. Sezon başı gelen Goss ve Heurtel’den hiç istediklerini alamadılar. Causeur sürekli sakatlıklarla boğuştu, Llull ve Fernandes yaşları gereği iyice erozyona uğradı. Hal böyle olunca da tercih edilmesi pek de şaşırtıcı değil İspanyol ekibinin.

Maccabi adına kritik adam tabii ki de Wilbekin. Olaya ne kadar konsantre olacak? Ne kadar kendi skoruna ne kadar takımın iyiliği için oynayacak? Maccabi’nin serideki kaderini bu soru belirleyecek. Real’se Randolf’un da dönüşüyle uzun rotasyonunu iyice genişletti. Sahada olabildiğince fizikli kalıp Maccabi’yi boğmak isteyecekler. Abalde, Deck, Yabusele, Randolf ve Tavares beşlisiyle inanılmaz fizikli ve savunma yapan tarzda oynayacaklar. Bunlara Llull ve Fernandes’in de eklendiği bir rotasyonda Real’in vites arttırıp seriyi kazanacağını düşünüyorum.

Seri Tahmini: Wilbekin’in coştuğu bir maçı belki alır Maccabi. Fakat ötesi pek gözükmüyor. 3-1 Real.

Play-offların en güzel on hareketi...

https://www.youtube.com/watch?v=LpuSa2L21Oc
Bu yazıyı kargala!
0 Yorum