Spor

Fenerbahçe Günlüğü: Demir Grup Sivasspor Maç Analizi


Serkan Yağcı 8 Kasım 15:20

Fenerbahçe, bu hafta Süper Lig'de 10 puanla 16. sırada yer alan Demir Grup Sivasspor (DGSS) ile oynadı. Bu maçın önemi; derbi haftasında, Beşiktaş JK’nın ve kendi evinde Trabzonspor’un kayıplarını Fenerbahçe’nin Kadıköy'de lehine avantaja çevirmesi ve Dünya Kupası arasına girmeden son 2 Kadıköy maçında tulum çıkartmaktı.

Maç öncesi

DGSS, her Fenerbahçe maçı öncesi teknik direktörü Rıza Çalımbay’ın (RÇ) maçın kendisi için hayati önem taşıdığını belirten açıklamaları ile motive olarak Kadıköy’e geldi. Bugüne kadar DGSS takımını ligde bu kadar alt sıralarda ve kötü görmemiştik.

Fenerbahçe cephesinde ise üst üste alınan galibiyetler ve namağlup olarak Avrupa Ligi B Grubu’nun lider olarak tamamlanmasından sonra bir gevşeme var mıydı? Jorge Jesus, buna izin vermeyecek şekilde rotasyonlu bir 11 çıkarmıştı. King ve stoperler Gustavo ve Perez’in sakatlıkları dışında tam kadro ile sahadaydı Sarı Kanarya.

Oyun

İlk düdüğün çalması ile beraber Fenerbahçe daha ilk dakikada Crespo ile uygun durumda kafa vuruşu ile pozisyonu buldu. Daha bunun adrenalini vücutta yıkılmadan İrfan Can Kahveci (İCK)’nın müthiş şutunu Ali Şaşal çıkardı. DGGS ilk dakikalarda yoğun gelen Fenerbahçe baskısını kırmak için gereksiz sertlik ve zaman çalma uğraşısına girdi. Ara ara olan Fenerbahçe atakları cılız kaldı ilk 25 dakika içerisinde. Bunda en büyük etken Arao-Crespo ikilisinin her zamanki seviyede olmaması idi. Crespo her topu ayağına aldığında Ulvestad’ın baskısı ile karşılaştı. Kanatlar ile orta sahanın irtibatı, Crespo’nun sürekli rahatsız edilmesi ve Arao’nun uzun pas harici oyuna katılmaması nedeni ile bir türlü organize olamadı.

Bu dönemden sonra sahada DGSS üstünlüğünü gördük ilk yarı sonuna kadar. Fenerbahçe kendi sahasında olmanın avantajını bir türlü lehine çevirmeyi beceremedi. Sahada istekli olan Ferdi dışında oyuncu da göremedim açıkçası. O da Gradel tehlikesi nedeni ile ofansa gereken katkıyı yapamadı. Alioski bindirmelerde yetersiz kalınca Fenerbahçe hücumda çoğalamadı. Batsman da ilk 45 dakikada sadece top kaybetti. Enner ise her zamanki gibi top kayıpları ve bencilliği ile Fenerbahçe ayarında futbolcu olmadığını ispatladı. Orta sahada İCK hariç oynayan olmayınca ilk yarı itibariyle belki de bu sezonun en kötü oyunu sahaya yansıdı.

Altay ofsayt taktiğine alıştı

Takım sanki klasikleşen 65. dakika değişiklikleri değil de -devre arasında- daha erken Jesus müdahalesi istiyordu. Zira Emre Mor ve Batsman gördükleri gereksiz sarı kartlarla risk altındaydılar Crespo ile beraber. İlk yarı itibari ile göze çarpan bir diğer isim ise Altay oldu. Ofsayt taktiğine alışmaya başladığını, erken çıkışı ile kurtardığı 2 net pozisyon ile kanıtladı. İkinci yarı rakip kalecinin tahriklerine kapılan Fenerbahçe taraftarının saçmalaması ile geç başladı. Bu takımın motivasyonunu da bozdu. Bana göre ikinci yarıya çıkmaması gereken sarı kartlı Emre, Crespo ve Batsman üçlüsünden korkum, meyvesini anında verdi. Maçın en kötüsü Batsman gereksiz bir faulle gördüğü ikinci sarı kartla takımını 10 kişi bıraktı.

Kadıköy bir anda sessizliğe gömülürken, İCK herkese sakin olun mesajını verdi. Müthiş ara pasında nihayet hücuma çıkan Alioski penaltıyı kazandırdı Fenerbahçe’ye. Topun başına penaltı şaibelisi Enner geçti ancak skoru buldu. Sonrasında yalancı bir DGSS baskısı başladı. Her ne hikmetse artık zaman çalmaya oynayan bir tane DGSS’lu göremedik. 10 kişi kalan rakibine baskı kurmak amaçlı oynarken, savunmada da açıklar vermeye başladı. Dakikalar 60’i gösterdiğinde RÇ, riskleri de göze alıp hücum gücünü arttırdı. Jesus ise bu hamleye hızından yararlanma amaçlı; sarı kartı olan Emre Mor yerine Rossi‘yi ve gene bir diğer kartlı Crespo yerine Zajc’ı oyuna aldı. Bu dakikalardan sonra her 2 takımda net pozisyon bulamadı Altay’ın boşa çıktığı pozisyon haricinde.

Dakikalar 88’i gösterdiğinde tek golün sahibi sekerek oyunu terk etti. Yerine ise golsüz golcü Pedro sahadaydı. Oyuna sonradan giren oyuncular da Fenerbahçe’de o dakikaya kadar istenen katkıyı veremedi. Özellikle Rossi ve Pedro döküm döküm döküldüler. Kalan dakikalarda Ferdi’nin müthiş driplingle getirdiği topta yaptığı şık aşırtma vuruşu fileleri olmasa da yürekleri kısa bir anlığına havalandırdı. 10 kişi kalan rakibi karşısında yersiz faul yapmak ve oyundan süre çalmak düşüncesinden sıyrılan DGSS ise Fenerbahçe kalesinde herhangi bir tehlikenin altına imza atamadan 90 dakika sona erdi.

Maç sonrası

Her Fenerbahçe maçına ekstra motive olup çıkan RÇ’nin DGSS’u, bu kez Kadıköy’den eli boş döndü. Uzun zamandır ligin dibinde görmeye alışık olmadığımız DGSS, bugüne kadar oynadığı lig maçlarında yapmadığı faul sayısını Kadıköy’de 90 dakika sonunda geçmiş oldu. Çalımbay’ın ekibi toplam 23 faul yapmasına ve bunların bir kısmının atak kesmeye yönelik fauller olmasına rağmen sadece 6 sarı kart gördü. Kartların 3 tanesinin hakeme itirazdan oluşu daha da ilginçti. Penaltı tartışmaları süredursun, Batsman'ın alakasız 2 sarı kartla oyundan atılışı ise ayrıca düşündürücüydü. Hakem konuşmamaya özen göstererek bu kısmı da atlamak istiyorum.

Fenerbahçe’yi değerlendirecek olursak; bu kez evdeki hesap çarşıya çok uymadı. Jesus sanırım ülkedeki konjonktür ve hakemler hakkında bilgi sahibi edilmeli. İlk yarı sonu 3 sarı kartlı Fenerbahçeli futbolcunun da sahada olması bana göre yanlıştı. Bunlardan en kötü oynayanı da Batsman’di. Kafa olarak sanırım, maçta yok gibiydi. Yakın markaj etkisi ile tamamen sahada kayboldu. Üstelik çok sayıda top kaybı bir yana gördüğü kartla Kadıköy’deki galibiyet serisini riske attı.

Maçın adamı Ferdi

Enner her zamanki Enner. Savruk, bencil, pozisyonları harcamada ilk sırada ama gayretine söylenecek söz yok. Penaltılar hususunda ise hala güvenmiyorum bu isme. Crespo ve Arao yorgun. Kanatlarla bağlantı eksik kaldı bu ikilinin kötü oyunu nedeniyle.Ancak Crespo'nun yerde yatarken tekmeye kafasını uzatması; şampiyonluk için gereken ruhun sahada olduğunun ispatıydı. Emre Mor belli ki bu sene bir yanacak bir sönecek. Bu gece de söndüğü gecelerden birisi oldu. Altay için ümitlenmek istiyorum. Ama 2. yarıda boşa çıktığı pozisyon aklıma gelince tüm ümidim yaz sıcağında tabakta kalan dondurma misali eriyor. Ancak en azından ofsayt sistemine alışmaya başladı diyerek gönlümüzü avutabiliriz.

İCK için artık yorum yapmama gerek yok. Sazı eline alınca tek başına neler yapabileceğini dün gece gene gördük. Serdar Aziz ise dün bence Fenerbahçe kariyerinin en iyi maçlarından birini oynadı. Maçın adamı ise ilk yarı sağ bekte Gradel gibi etkili bir ismin canına otu tıkayan; ikinci yarı sol beke geçip 10 kişilik takımında müthiş katkılı oynayan Ferdi’ydi. Kendini çok geliştirdi Jesus tedrisatından geçiyorken. Gerçekten imrenilecek bir oyuncu olma yolunda ilerliyor. Umarım bozulmaz. Son 2 maçtır Jesus’un müdahaleleri bence doğru zamanda doğru isimler olmasına rağmen işe yaramıyor.

Devre arası golcü şart

Bugün 10 kişilik takımı ağır eleştirmek yersiz olur. Ama Rossi ve Pedro; -hele ki Pedro- büyük hayal kırıklığı oldu bu maç özelinde. Rossi sakatlıktan yeni çıktığı için göz ardı edilebilir. Ancak bence arada Pedro yerine kesinlikle kaliteli bir golcü alınmalı. Oynamaya niyeti olan futbolcu -çoktan- az da olsa bunu sahaya yansıtırdı. Zajc da aynı şekilde etkisizdi sonradan oyuna girmesine rağmen. Bu isimler takım sahada 10 kişi iken sonradan oyuna girdiklerinde oyunu forse etmeliler.

İyisi-kötüsü ile bir maç daha, Kadıköy Boğası’nın hanesine 3 puan yazdırması ile geride kaldı. Bir takım son dakikalarda maç alıyor ise, kötü oynarken kazanmasını biliyor ise ve hatta 10 kişi kalınca dahi galibiyeti arzulayıp alıyor ise; o takım şampiyonluğun en büyük adayıdır. 3 gün önce Avrupa deplasmanından gelmiş bir takım 10 kişi ile rakibine pozisyon dahi vermeden 3 puanı alıyorsa şayet konuşacak fazla da mevzu yoktur. Fenerbahçe için kılavuzun istenmediği görünen köy de budur. Burada tek söyleyeceğim; Jesus’un 65. dakika değişikliklerini bazı özel durumlarda (dünkü gibi) öne alması. Ancak kazanan her daim haklıdır mottosuyla Fenerbahçeliler’e düşen bu galibiyetin sevincini yaşamaktır.

Bir sonraki maç ise gene Kadıköy’de Bitexen Giresunspor’a karşı olacak. Dünya Kupası arasına girmeden bu son imtihandan da Fenerbahçe, 3 puan almak için sahasında yerini alacak. Bu hafta merakla beklediğim diğer konu da, Galatasaray SK futbolcusu Abdülkerim Bardakçı’nın direk kırmızı karttan indirilen cezası karşımızdayken; iki olmayan pozisyonda haksız sarı kart gören Batsman için kararın ne olacağıdır. Son olarak Türkiye’nin en önemli futbol şehirlerinden olan yiğidoların memleketinin temsilcisi DGSS’un bir an önce bulunduğu sıradan üst sıralara tırmanmasını istiyorum. Futbol taraftar ile güzel. Sivas taraftarı bu lige ayrı renk katıyor. Bu sebeple R’ın takımı bir an önce toparlamasını ve her maçına tıpkı Fenerbahçe maçlarına motive eder gibi bu güzide şehrin takımını motive etmesini bekliyorum.

Bu yazıyı kargala!
1 Yorum
Denis
Denis
16:59 @ 08.11.2022
Neden ceza sahası dışındaki penaltı pozisyonuna değinmediniz ?