Spor

Fenerbahçe Günlüğü: Stade Rennes FC Maçı


Serkan Yağcı 16 Eylül 21:36

Yaklaşık 250 milyon euroluk değeri ve son 3 sezonda PSG’nin deplasmanından çıkamadığı rakibimiz Rennes idi. Kadro kalitesini karşılaştırmak yersiz. Bu maçın önemi, takım oyunu ve hocamızın ne yapacağını görmekti.

Maç öncesi

Rennes takımının bir önceki maçında, Auxerre takımından aldığı 5-0’lık sükseli galibiyeti biraz incelediğimizde; topa hakim olmaktan ziyade rakibe bıraktığını gördük. Genelde bizim taktiğimiz olan olağanüstü presle topu kaptıktan sonra savunma arkasına adam kaçırıyorlar. Terier, Sulemana, Majer ve Gouri ile de skora gidiyorlardı. Bu durumda hoca nasıl bir kadro ile çıkacaktı? Zira bu kadar hızlı hücum eden bir takıma karşı -maalesef KMJ’nin yerinin doldurulamaması nedeni ile- üçlü savunmamızın stoperlerine muhakkak destek lazımdı.

Jesus da bu hız sorununu ekürileri Ferdi ve Alioski’ye göre daha patlayıcı koşu yapma meziyetlerine sahip Osayi ve Lincoln ile kapatmaya çalıştı. Bence harika tercihlerdi. Ayrıca son maçların muazzam ikilisi Crespo-Arao’nun yerini de daha statik oynayan Mert Hakan Yandaş (MHY)-İsmail ikilisinin almış olması da doğru idi. Zira prese değil de sükunetle oyunu karşılamaya ihtiyacımız olan bir maçtı. Tüm bunlarla beraber yedek kulübesi de B-C planları için hazır kıta durumdaydı

Oyun başlayınca kadromuzun ve maç taktiğimizin ne kadar isabetli olduğu ortaya çıktı. Hocanın tam bir ustalıkla sanatını icra ettiği çok net idi. İlk 20 dakika itibariyle pozisyon dahi bulamayan rakibimizle dişe diş oyunumuzu Batman’in kaçırdığı net pozisyonla süsledik. Batshuayi ile Pedro hazır değil ve kendini açıkça belli ediyor bu durum. İlk yarı sonlarına doğru oyun da forvetlerimiz gibi kendini belli etti. Savunmamızın arkasına atılan toplar Osayi-Lincoln katkısı ile tehlike yaratmadan eriyordu. Soyunma odasına golsüz eşitlikle girildiğinde tüm Fenerbahçeliler gibi ben de oynanan oyundan keyif aldım.

İsmail büyük oynadı!

Bu yarıda İsmail en parlak oyunlarından birini oynadı. Defansif anlamda MHY üstüne düşeni yaptı ancak hücumda beklediğimiz katkıyı veremedi. Bu kadronun prensi İrfancan Kahveci (İCK) ise 18 top kaybı yaptığı ilk yarıda eleştiri oklarını üzerine çekti. İkinci yarı başladığında oyunda değişiklik yoktu. Gene iyi, disiplinli oyunumuzla sahadaydık ancak Gustavo’nun bozduğu ofsaytla, Rennes ilk fırsatta skoru lehine değiştirdi. Bu golü nasıl atacaklarını defalarca çalışmış olmalılar. En sonunda da maç başından beri denedikleri organizasyonu yaptılar. Daha golün şokunu atlatamadan takımımızın en zayıf halkası olan kalecimizin hatası ile bir anda handikaplı mağlubiyet gözümüzün önüne geldi. Altay ile ilgili artık fazla yoruma gerek yok. Yaptığı hata sadece gole değil; maalesef uyum sürecinde olan ve o dakikaya kadar da iyi oynayan Peres'in da sakatlanarak oyun dışı kalmasına neden oldu. “Kaleci bir takımın yarısıdır."

Maçın kırılma anları da vardı

İkinci golden sonra Rennes takımının hemen aynı organizasyonla kalemize gönderdiği direkten dönen top; aslında direkten değil de oyunun kaderinden bir geri dönüştü. O geri dönüş öyle muhteşem bir golle oldu ve 3-0 olup kopacak maçın kaderiyle oynadı ki tüm Fransız taraftarlar beraberliğe o dakika razı olmuşlardır diye düşünüyorum. Beyaz atlı olmasa da tatlı prensimiz İCK; neden 18-20 top kaybı yapsa da sahada kalması gerektiğini gösterdi. Ancak daha fazla katkı yapmasını hala bekliyorum.

Osayi'ye ayrı parantez açmak lazım

Bu golden sonra maçın başından beri etkisiz olan Batman ve Joshua King yerini Enner’e ve Pedro’ya bıraktı. Risk alan Jesus, Lincoln yerine de Emre’yi oyuna aldı. Son dakikalarda Rossi hamlesi de kurt hocanın “Ben bu maçtan mağlup ayrılmayacağım ey Fransa!" diye haykırması oldu. Üstüne Rennes’e gelen haklı kırmızı kart ise yenilmeyeceğiz duygusunu iliklerimize işledi. Sonunda alınan tüm bu riskler ile duran toptan da olsa golü bulduk. Mağlubiyeti asla hak etmediğimiz bir maçta aldığımız 1 puan, buruk sevinmemize sebep oldu. Bana göre maçın adamı ise Osayi. Satranç tahtasındaki tek bir taşın dahi, bir hamle ile nasıl defo kapatacağını gösterdi. Hızıyla yavaş stoperlerin arkasını topladı.

Maç sonrası

Fenerbahçeli beraberliğe sevinmez ama sevindik. Hırs, öyle bir taraftar baskısı altında oyundan 2-0 geriye düşülmesine rağmen maçtan kopmama, hocanın maçı yaşaması, oyuncuların Jesus'a itaati ve saygısı, maçın koşulu ve rakibe göre değişen ilk 11 rotasyonları ile hemen her maça zinde çıkan bir takım, inanmış taraftar topluluğu… Uzun zamandır görmediğimiz, futbolu bize sevdiren Fenerbahçe tarzı sahaya yansıyor. Üstüne yedek kulübesi de dinlendi. Alanya maçında zinde bir 11 olacak. Bu sefer aksine presli, Kadıköy atmosferinde saldıran takımı olacağı kesin. O maçta da iyi futbol ve üç puanı görmeyi diliyorum.

Bu yazıyı kargala!
5 Yorum
Horatyo
Horatyo
08:01 @ 17.09.2022
Eline kalemine sağlık harika ve yerinde tespitler
İnanç
İnanç
09:37 @ 17.09.2022
Katılıyorum.. Maçın adamı Osayi.. İCK ve Lincoln'un daha aktif olması gerekir.. Böyle bir takım izlediğim için çok mutluyum.. Pazar da Alanya'yı rahat yenmek ümidiyle..
Hakan
Hakan
09:56 @ 17.09.2022
Harika bir değerlendirme.
Kutay özmeral
Kutay özmeral
13:57 @ 17.09.2022
Peres in cok yetersiz oldugunu dusunuyorum. Osayi.Gustavo.szalai.allionski cok guzel bir defans hatti oldu
Dronac
Dronac
17:31 @ 17.09.2022
Çok beğendığı. Bir analız oldu tumuyle katılıyorum üstat??????????????????????