Evet; yanlış okumadınız gezegenin!.. Bu yazımda Fransa Lig şampiyonu Lille’nin şampiyonluk hikayesinde Luis Campos’un önemine değineceğim. Ama önce Campos’un Lille öncesi macerasına birlikte göz atalım. Luis Campos 1964 yılında Portekiz’de dünyaya gelmiştir. 1992 yılında 28 yaşında teknik direktörlük kariyerine başlamış ve Portekiz’de 9 kulüp çalıştırmıştır. Bu kulüplerin hepsinde başarısız olmuştur. Hatta o dönemde Portekiz futbolunda başarısızlık simgesi olarak anılmış ve alay konusu bile olmuştur. Başarısız geçen 20 yılın ardından futbolun içinde kalmak isteyen Luis Campos vatandaşı Jose Mourinho ile tanışmıştır. 2012-2013 yılında Real Madrid teknik direktörü Mourinho’nun ekibinde “scout” olarak görev yapmıştır. Daha sonra 2013-2016 yılları arasında Fransız temsilcisi Monaco takımında "sportif direktör" olarak görev almıştır. Teknik, taktik, diziliş, antrenman, futbolcu iletişimi gibi saha içi konulardan uzaklaşan Luis Campos’un dönüşümü tam da bu yıllarda başlamıştır. Teknik direktör olarak Leonard Jardim’i Monaco’nun başına getirmiştir. Sonrasında uçağa atlamış, dünyanın her yerinde maçlara gitmiş ve futbolcu izlemiştir.
Futbolcu gurmesi Campos
Günümüzde Avrupa’nın büyük takımlarında oynayan birçok futbolcuyu o günlerde keşfedip Monaco’ya transfer etmiştir. Bunlardan bazıları; Kylian Mbappe (alt yapıdan yetişti), Anthony Martial, Fabinho, Bakayoko, Joao Moutinho, Luis Ocampos, Benjamin Mendy, Thomas Lemar ve Bernardo Silva idi. 2016 yılında Campos Monaco’dan ayrılmış ve dramatik bir şekilde Monaco o yıl Fransa şampiyonu olmuştur. Luis Campos bu sevinci yaşayamamış ve eserleriyle uzaktan iftihar etmekle yetinmiştir. Şampiyonluk sonrası bu oyuncuların hepsi birer yıldız gibi parlamış ve Avrupa’nın büyük kulüplerine astronomik bedellerle transfer olmuştur. Böylelikle teknik-taktik açıdan bir deha olmadığı anlaşılan Campos’un bir “futbolcu gurmesi” olduğu ortaya çıkmıştır. Monaco’dan ayrılan Luis Campos bir yıl sonra Lille’nin sportif direktörü oldu. Lille’nin bir projesi vardı ve tam da onun istediği gibi bir projeydi. Bu proje temel olarak düşük bedelli futbolcular keşfedip, geliştirip yüksek bedellerle satmak üzerine kuruluydu. Aynı zamanda diğer hedefleri Avrupa kupalarında olmak ve şampiyonluk yarışı içinde olmaktı.

Benzer hedefleri olan Lille ve Luis Campos arasında doku uyumu gerçeklemişti. Düşük profilli bir teknik direktör olan Christophe Galtier’i takımın başına teknik direktör olarak getirdi. O günden sonra Luis Campos tekrar en iyi bildiği işi yapmaya başladı. Günlerini tesislerde geçirmeyi bırakan Luis Campos hayatını uçaklarda, otellerde ve dünyanın dört bir yanındaki stadyumlarda geçirmeye devam etti. 2018 yılında futbolcu izlemek için 450.000 kilometre yol yaptı. Bu yıl şampiyon olan Lille kadrosundaki 23 oyuncunun 22 tanesini Campos bizzat kendisi transfer etmiştir. İlk 2 yıl bu takımın temellerini oluşturdu. Tıpkı Monaco’da yaptığı gibi adı sanı duyulmamış bir sürü futbolcu keşfetti.
Mesela Zeki Çelik’i 3 sezon önce henüz 20 yaşında iken İstanbulspor’da keşfedip transfer etti. Üstelik Türk teknik direktörlerden hiçbiri böyle bir oyuncunun farkında bile değilken... Daha sonra Trabzonspor’dan Karadeniz’in genç yıldız adayı Yusuf Yazıcı’yı takıma kattı. Luis Campos’a göre başarılı bir proje takımında kadro mühendisliği çok önemliydi. Aynı zamanda bu takımı inşa edebilmek için oyuncuların birbirleriyle anlaşabilme ve eşleşebilme yeteneklerine sahip olmaları gerekliydi. Belki de bu yüzden ilk sezon nispeten başarısız olan Yusuf Yazıcı’nın yanına Türkiye’den 35 yaşında Burak Yılmaz’ı şaşırtıcı bir şekilde transfer etti.
REAL MADRİD'E DÖNÜŞ
Aslında ilk yıl yapboza bir parça koyan Campos o parçayı ikinci yıl tamamlıyordu. Burak Yılmaz sonrası Yusuf Yazıcı’nın daha özgüvenli oynadığını hepimiz fark ettik. 2017 yılında Nicolas Pepe’yi transfer etti. 2 yıl sonra yüksek bonservis bedeliyle Arsenal’e sattı. 2019 yılında Victor Osimhen’i transfer edip 1 yıl sonra İtalyan ekibi Napoli’ye yine yüksek bonservis bedeliyle satarak Avrupa futboluna servis etti. Kariyeri boyunca oyuncu geliştirip satmakla uğraşan Luis Campos; “Benim tutkum da bu” demiştir. Futbolun saha içinde oynanışı hakkında iyi olmadığı konusunda herkes hemfikir kaldı. Ancak tanrı vergisi bir futbolcu kaşifi olduğu ortadaydı. Şampiyon Lille kadrosundaki oyuncular birçoğu sezon başında Avrupa futbolunda pek tanınmıyordu. Her birinin tıpkı Monaco’nun şampiyonluk sonrasında olduğu gibi daha iyi kulüplere yüksek bedellerle transfer olacaklarından eminim. Ancak aralık ayında ekonomik nedenlerden dolayı Merlyn Partners’e satılan Lille’de; kulüp başkanı, genel direktör ve Luis Campos görevinden ayrıldı. Campos yine şampiyonluk günlerinde keşfettiği eserlerinden çok uzaktaydı.

Lille şampiyonluğunda futbolcular ve teknik direktörün etkisi kesinlikle çok büyük. Ancak şuna eminim; bu şampiyonluk ve proje Luis Campos olmasaydı kesinlikle gerçekleşmezdi. Şüphesiz ki ikinci defa yaptığı bu işe önem veren ve saygı duyan birileri vardı. Bunlardan bir tanesi de Fenerbahçe başkanı Ali Koç. Geçtiğimiz hafta Campos’la görüşme gerçekleştirdiği yerel basında yer almıştı. Ancak bu yazıyı yazdığım tarihte Luis Campos Real Madrid ile sportif direktörlük konusunda anlaşma sağladı. Ekonomik olarak eski günlerini mumla arayan Madrid ekibi Luis Campos’tan tıpkı geçmişte yaptığı gibi yeni oyuncular keşfetmesini isteyecektir. Bir gün Türkiye’de her hangi bir ikinci lig maçında tribünlerde görürseniz tanıyabilmeniz için Luis Campos’un Yusuf Yazıcı ile fotoğrafını yukarıda paylaştım.
