Bugün göğüs dekoltemde uçak yolculuğu var. Son uçak seyahatimde yaşadığım ve düşündüğüm bazı hususulardan söz edeyim istiyorum.
İstanbul’dan Rize’ye gidecektim. Evden çıktım; ortalama 35-40 dakikada Sabiha Gökçen’e vardım. Havalimanı girişindeki büfe vari bir yerden simit aldım 18 TL’ye. Eğer bina içerisinden almış olsaydım 28 TL verecektim. Kısa vadeli yaptığım bu yatırımdan sonra ilk X-ray cihazından geçmek için yürümeye devam ettim...
Online check-in yaptığım için bankoya uğramadan direkt ikinci X-ray’a doğru ilerledim. Evet neden 2 kez X-ray’den geçiyorum hakikaten? Buna artık bir iyileştirme yapma zamanı geldi sanki? Uçağa alınacağımız körüğün başında beklerden anons yapılıyor. ‘’Sayın yolcularımız, TK7663 sefer sayılı Rize-Artvin Havalimanı uçağı 5 dakika sonra yolcu alımına başlayacaktır. Öncelikle koltuk numarası 15 ve sonrasındaki yolcularımız uçağa alınacaktır. Koltuk numarası 1 ila 15 arasında olan yolcularımız için tekrar anons yapıldığında sıraya girmeleri rica olunur.’’ Gayet sarih bir izahat. Körükten uçağa alım söz konusu olduğu için uçak içi koridordaki yoğunluğu en aza indirgemek amaçlanıyor. Sizce kaç kişi hemen sıraya girmiştir koltuk numarası 1 ila 15 arasında olmasına rağmen? Neyse…
Taktık kemerleri... Uçak kalkacak... Ve kalktı… Netflix’te Gözcü adlı diziden yaklaşık 2 bölüm izledim. Rize’ye indik. Tabii ki uçak yanaşmadan ayağa kalkıp çantalarımızı başımızın üstünden almaya çalıştık. Yanaştıktan sonra alırsak belki de 1 dakika kaybedecektik! Havaş’a bindim ve Rize’nin merkezine geldim. İndiğim yerden evim yürüyerek 2 dakikaydı ancak 30 saniye daha fazla yürüyerek Liman Lokantası’nda bir şeyler yedim. Sonra da eve geçtim.
Gözcü
Gözcü dizisinde süper bir malikâne satın alan bir ailenin başına gelenler konu alınıyor. Henüz son bölüme kadar izlemediğim için net bilgi veremiyorum fakat bir insan düşünün ki beğendiği bir eve karşı methiyeler düzüyor. Hayalindeki ev için aşk duygusu besleyen biri olmak kulağa nasıl geliyor? Bir de o ev aşkına yanıt vermiyorsa, adım atmıyorsa ne yaparsın? Sapkınlık boyutuna geçer misin?
‘’Var bir hayalimiz’’ diyoruz. ‘’Şu evi, şu arabayı alayım’’ diyoruz, çabalıyoruz, çalışıyoruz. Üç beş kuruş kazanıyoruz ama olmuyor yahut kısmen oluyorsa? O vakit gidiyoruz bulaşık tabletine yatırım yapıyoruz. Geçen sene Ekim ayında 1 paket Frosch tableti 41,75 TL’den almışım; tıklayıp okuyabilirsiniz detayını. Ve iddia ederek, ‘’1,5 sene sonra bu tablet yüzdesel olarak altından daha fazla artar’’ demişim. Henüz 1,5 sene olmadı, yaklaşık 13 ay geçti. Nitekim, 3.700 TL’lik cumhuriyet altını bugün 7.030 TL oldu. 90% artış! Tabletin fiyatı 41,75 TL’den 137,5 TL’ye çıkmış; yaklaşık 230% artış! Birileri bizi ''gözetleyip'' fırsatını bulunca yapıştırıyor olabilir mi?
Neyse! Ne zamanki 18 TL’ye aldığım simidi bir kazanç olarak görmez duruma gelir; 41,75 TL’ye de bulabildiğim kadar bulaşık tableti alıp stoklama derdine düşmezsem o vakit bir eve de aşık olmakla kalmayıp gider sahibinden Allah’ın emriyle isterim. Öptüm.