Sezen Aksu, herkesin bir anısında mutlaka vardır. Hatta herkes için mutlaka bir Sezen Aksu şarkısı vardır ki o şarkı, nerede çalarsa çalsın sizi anısı olan yere götürür. Benim gibi çocukluğundan itibaren Sezen Aksu'yla büyüyenler içinse artık aileden biridir sanki.
Sezen Aksu anılarımın başı ilkokul öncesine dayanıyor. Annem gençliğinde kaset koleksiyoncusu olduğu için çekmeceler dolusu Sezen Aksu kasetlerimiz vardı. Evde her şeye yetişmeye çalışan annem ve dilinde hep bir Sezen Aksu şarkısıyla geçti çocukluğum. Birçok şarkısını o zamandan bilirdim elbette. Ama şarkılarda ne söylenmek istediğini anlamak için annemin o zamanki yaşlarına yaklaşmam gerekiyormuş. Yaşına yaklaştıkça daha iyi anladığım tek insana, beni böylesi güzel şarkılarla ve Sezen Aksu ile büyüttüğü için bu yazıyla teşekkür ediyorum.
Minik Serçe'nin hikayesi
Sezen, 1954 Denizli doğumlu ve baba tarafından aslen Pazar, Rizeli. Lise ve üniversite hayatı İzmir'de geçen Minik Serçe, İzmir'e aşık biri. Gençlik yıllarında dansöz olma hayali vardı ancak şarkıcı olunca bu süreç için "Allah babama acıdı da şarkıcı oldum." dedi. 1970 yılında jüri koltuğunda Ajda Pekkan'ın oturduğu "Altın Ses" yarışmasında altıncı oldu. Aynı yarışmada birinciliği Nilüfer kaptı ve ilk albümü Sezen Aksu'dan önce çıkarmış oldu.

1970-1976 yılları arasında çıkardığı kırkbeşlik kasetlerle istediği ivmeyi sağlayamadı. Asıl ivmeyi 1976-1978 arasında yakaladı. Ayrıca bu yıllarda Sinan Özer ile evliliğinden Mithat Can Özer'i dünyaya getirdi. 1984 yılında nihayet Sen Ağlama albümünü çıkardı. O sene şarkıları da TRT'de çalmaya başlayınca artık kimse Minik Serçe'yi tutamaz oldu!
Sezen Aksu artık büyüdükçe büyüyen, gittikçe devleşen bir sanatçı oldu. Kadifemsi sesiyle, dokunaklı olduğu kadar oynak besteleriyle, hatta kıvrak zekasıyla gediğine oturttuğu tüm laflarla gönüllerin tahtına oturdu. Öyle bir sanatçıydı ki, kendi yolunda koşarken bir sürü sanatçının elinden tuttu. Zira Sertab Erener, Gülşen, Tarkan gibi birçok sanatçıya onun kaleminden yazılmış şarkılar eşlik etti.
Şarkıları ve besteleri kadar konserleriyle ve konserlerindeki dobra sözleriyle de adından hep söz ettirdi Serçe. Gerek politik gerek toplumsal her konuda fikrini korkusuzca söyledi. Kimseyi kırmamaya çalıştı, söylediği sözler hep yumuşaktı. Her olaya duyarlı ve insancıl yaklaşan düşünceleri vardı.
Konserleri alanı hınca hınç dolduruyordu. Herkesin bir ağızdan söylediği her şarkısı tüyleri diken diken ediyordu. Öyle bir şeydi ki, hayranları bile eşlik ederken detone olmuyordu. Maalesef ki Sezen, 2016 yılında son sahnesine çıktığını duyurdu. 40 senedir onu sahnede yalnız bırakmayan herkese teşekkür etti ve son İstanbul konseriyle bu serüveni tamamlamış oldu. Ancak Sezen, sahneden inse de üretmeyi hiç bırakmadı. Söz yazarlığına ve bestelerine devam etti, sandıkta kalmış şarkılarını sevenleriyle paylaştı. Sezen Aksu şarkılarıyla büyümüş olsam da Sezen Aksu konseri hep büyük bir hayalim olacak.
Sezen'den selam söyleyin bütün aşklarına
Sezen Aksu'nun şarkısında selam söylediği aşklarından bahsedelim biraz da. Sezen'in aşk hikayesi daha müzik kariyerine başlamadan Hasan Yüksektepe ile evliliği ile başlıyor. Çok kısa süren bu evlilikten sonra Ali Engin Aksu ile evleniyor. Ve soyadı böylece Aksu olarak kalıyor. Üçüncü evliliği ise oğlu Mithat'ın babası Sinan Özer ile. 1993'te son evliliğini ise Ahmet Utlu ile gerçekleştiriyor. Ancak bu evlilik de kısa süre sonra bitiyor. Sezen Aksu'nun aşk hikayesindeki evlilik kısmı böylece sona eriyor.
Ancak Sezen tam bir aşk kadını ve bunların haricinde asıl aşkını Uzay Heparı ve Onno Tunç ile yaşadı. Onno Tunç ile hikayesi uzun ve çok gerçekti. Nükhet Duru'nun söylediklerine göre ikilinin birbirlerine bakışlarında bile kıvılcımlar vardı. Her anı birlikte yaşıyorlardı. Dışarıdan ne kadar büyük bir aşk olarak gözükse de ikilinin aralarındaki kavgalar da aşkları kadar büyüktü. Öyleydi ki, bu kavgaların sonunda Sezen Aksu'nun evi terkettiği oluyordu. İşte bu aşk, Sezen Aksu'nun o efsane şarkısının çıkış nedeni oldu.
1992'de ayrılmış olsalar da dost kalmaya ve beraber çalışmaya devam ettiler. İkisi de başkalarıyla evlenseler de söyleyemedikleri sözleri birbirlerine yaptıkları şarkılarla birbirlerine duyurmaya çalıştılar. 1996'da Onno Tunç uçak kazası ile vefat etti. Artık Sezen için asıl unutulmaz aşk başlamıştı. İnsanın sevdiği kişiyle aynı gökyüzüne baktığını ve aynı yeryüzünde nefes aldığını bilmesi yine bir umuttu ama bir daha göremeyecek olduğunu bilmesi dayanılmazdı. Sezen bu aşka o kadar çok şarkı yazdı ki, hasretine ancak böyle dayanabildi.
Aşk böyle bir şey. Aşkın bence bütün sihri bu ilkelliğinde yani. Gel oturalım konuşalım derseniz aşka maşka benzemez ki o. Anlaşalım, konuşalım, bir ortak noktaları bulalım, yok! Korkudan geberirken git diyeceksin! Sürüneceksin, ağlayacaksın, halıları sökeceksin yine de git diyeceksin! Kuyruğu dik tutacaksın, karşındaki biraz şey çıkarsa kuyruğu indirirsin ne var? Ne ölüm mü var sonunda yani? Tabi, çok geç kaldım bunu böyle düşünmek için.
Sezen Aksu, "Git" şarkısı için İstanbul Konserinde
Yarım kalan aşk: Uzay Heparı
Sezen Aksu'nun asıl yarım kalan aşkı Uzay Heparı ile oldu. Uzay, çok yakışıklı aynı zamanda da çok yetenekli bir sanatçıydı. Levent Yüksel'in Medcezir albümünün aranjesi ile yeteneğine dokunulmazlık kazandırmıştı. Ki bu albüm, hiç şüphesiz Türk pop müziğinin en iyi 5 albümü içindedir.
Uzay ve Sezen aşkının bir de üçüncü kişisi vardı. Bu isim de hepimizin tanıdığı Yıldız Tilbe idi. Sezen Aksu, Yıldız Tilbe'nin şöhretinde adeta basamakları kendi dikti desek yalan olmaz. Yani Sezen olmasaydı Yıldız bir hiçti aslında. Bunlara rağmen Sezen Aksu, Uzay Heparı ile birlikteyken Yıldız Tilbe ile Uzay Heparı'nın sözde bir gecelik ilişkisini öğrendi.
Ayrılık kaçınılmazdı, zaten çok geçmeden Uzay da evlendi. Yıldız Tilbe ise "Ama Evlisin" şarkısını bunun üzerine çıkarmış oldu. Uzay evlenirken Zeynep Tunuslu'ya "Çok vaktim yok." demişti. Öyleydi de, Uzay çok geçmeden 25 yaşında oğlu annesinin karnındayken motor kazasıyla hayatını kaybetti.
İşte böylece Sezen'in bir büyük aşkı yarım kaldı. Yaşadığı her şey onu Sezen Aksu yaptı. Her cümlesi, her bestesi ve her nağmesinde anlattı hislerini. "Ciğerimden yanıyorum, bu defa başka." dese de her sefer diğerinden başka oldu onun için. Minik Serçe oldu, her şarkısıyla kalbimize kondu. Ne mutlu Sezen'le büyüyebilen, Sezen'le anıları olan herkese!
Yazar tavsiyesi Sezen eserleri
1988 yılı şarkısı olan Kavaklar'ın Beste ve düzenlemesi Onno Tunç'a ait. O senelerde fotoğraf az çekilirdi, özel günlerde çekilen veya anısı olan fotoğraflar albümlerde, sandıkların içinde saklanırdı. O zamanlar birini hayatınızdan silince girip galeriden fotoğrafını silmek yoktu tabi. E fotoğraflar da değerli, o kişiyi makasla o fotoğraftan keserlerdi. Kesilen kişinin ya eli, kolu ya da bir yanağı kalırdı o fotoğrafta.
"Beni hoyrat bir makasla ah eski bir fotoğraftan oydular
Orda kaldı yanağımın yarısı, kendini boşlukla tamamlar."
Bazen bazı gerçekleri inanmak istemesek de kabullenmek gerekir. Sezen'in hayatındaki kabul ediş de Biliyorsun ile başlıyor. Aşk ne kadar büyük olsa kavga aşktan büyük olunca dünyalar ayrılıyor. Herkes kendi toprağında büyümeye devam ediyor. Zorla başka bir toprağa kendi fidanımızı dikmek anlamsız kalıyor. O fidana ne kadar su versek de bazen çabalarımız ne var ki yanlış toprağa. Görüneni görmek lazım..
Bir başka dünyanın insanısın yavrucağım
Sen kendi dünyanın toprağında büyüyorsun