Gündem

KAHVEHANELERDE BÖYLE KONUŞULUYORDUR!


Onur Nurdoğan 3 Mart 09:58

Bugün göğüs dekoltemde orkestralar var. Birilerinin çaldığı orkestra... Ve dolayısıyla birilerini oynatan orkestra... Çalanlar hep aynı, keza oynayanlar da…

Zagreb Filarmoni Orkestrası, Rus klasik müzik bestecisi Çaykovski’nin eserlerini çalmayacakmış artık. Helal be Hırvatistan! 129 yıl önce ölmüş adamın eserlerinin düştüğü duruma bak! Darısı Gogol’un kitaplarının başına…

Bu ve benzeri haberler şu sıralar fazlasıyla gündemde malumunuz. Rusya’ya uygulanan ve uygulanacak yaptırımlar, Ukrayna’da insanların yaşadığı vahamete dair haberlerden daha fazla basına ve sosyal medyaya yansımakta. Yaptırım haberleri içerisinde komik olanlara da rastlamak mümkün; meselâ bu Çaykovski haberi. Doğru mu değil mi yahut kısmi olarak mı doğru bilemiyorum. Washington’da yaşayan Ukraynalı bir kadın sosyal medyada bu haberi yaymış görünüyor fakat başka biri de yalanlamış ve savaş ortamı gerekçesiyle orkestranın repertuarından sadece Çaykovski’nin neşeli olan birkaç parçasının çıkarıldığını söylemiş.

Doğru bilgiye erişmek şu sıralar oldukça güç. Ne demişti Kremlin? ‘’Putin savaşın ne zaman olacağını Batı’ya sordu’’ diyerek dalga geçmişti. Meğer ters köşe açıklamalarmış bunlar. Biden haklı çıktı ve şu an Rusya ordusu Kiev’i bombalıyor. Bu savaştan etkilenmeyecek bir ülke olmayacak görünüyor, zira Rusya’nın ihracat hacmi ve kalemleri hassas düzey ve içerikte. Katma değerli ürünler mi peki? Çoğu değil ama önemli ürünler.

Ticaret Bakanlığının Rusya ile ilgili yayınladığı bir rapordan aldığım tabloyu aşağıda paylaşıyorum.

Tabloda göreceğiniz üzere Rusya’nın 2020 yılında yaptığı toplam ihracat rakamı yaklaşık 335 milyar dolar. Herkesin konuştuğu petrol ve doğalgaz bir kenarda duruversin. İhracat kalemleri arasında 5. sırada yer alan buğdaya bakalım. ‘’Buğday ve mahlut’’ yazdığı için ‘’mahlut’’ kelimesinin anlamına baktım. Katışık, karışım manasına geliyormuş. Dolayısıyla bahse konu ihracat kalemini buğday olarak dikkate alabiliriz. Velhasıl, 335 milyar doların %2.4’ü buğdaydan oluşuyor, yaklaşık 8 milyar dolarlık ihracat. Bu pay 2018’de %1.9, 2019’da %1.5 imiş. Kahvehanelerde konuşabilelim diye veriyorum bu bilgileri yanlış anlamayın lütfen. Pardon sosyal medyada... Nitekim, gözümüze az geldi bu paylar ve Rusya’nın bir buğday devi olmadığına kanaat getirmek üzereyiz sanki?

Hemen bir tablo daha…

Sakin olun tablolara boğmayacağım sizi. Kaba bir hesapla izah etmeye çalışacağım. Dünyada bir yılda ortalama 800 milyon ton buğday üretiliyor son yılları dikkate aldığımızda. Bunun da 80 milyon tondan fazlası Rusya tarafından üretilmekte. Bir diğer deyişle, dünya üretiminin %10’u Rusya’nın tarlalarında. Yarısı olmasa da, %40’tan fazlasını da ihraç ediyor.

Konuyu nereye bağlayalım? Doğalgaz, akaryakıt gibi buğdayın fiyatı artınca ekmeğin, makarnanın fiyatı artacak. Prof. Dr. Özgür Demirtaş’ın söylediği üzere ülkemizdeki çiftçi, buğdayın fiyatını görünce tarlasına pamuk ekmekten vazgeçip buğday ekmeye başlayınca pamuk arzı düşecek ve elimizi kuruladığımız havlumuz dahi zamlanacak. İhtimal dahilinde mi? Evet!

Konuyu bağlayacağım yer...

İnsanlar hâlâ bu dünyayı nasıl yöneteceklerini bulamadıklarından ötürü başımıza bunlar geliyor. Sokakta yürüyorsunuz, uzaktan pat küt sesler geliyor. Meğer iki arka sokakta iki adam kavga ediyor, birbirlerine yumruk sallıyorlar. Ayırmaya gidiyorsunuz lâkin olmuyor. Siz de yolunuza devam ediyorsunuz. Tanık olarak gittiğiniz karakolda polis memuru diyor ki, ''ayırmaya çalıştığınıza göre demek ki kavga etmelerini istemiyordunuz''. Siz de doğal olarak ''evet'' diyorsunuz. ''Neden istemiyordunuz'' diyor. ''İnsanların huzuru kaçmasın'' diye yanıt veriyorsunuz.

Sözün özü, savaşla ilgili insani olarak ne konuşursak konuşalım; en nihayetinde konu cebimizdeki paraya geliyor. Dünyanın acı gerçeği. ''İnsanların ölmesine üzülemeden elimizi cebimize attıran sistem'' kadar yapabilmişiz. Bir gün değişecek mi sizce?

Sizce zamlara alıştık mı? Tıpkı son yıllarda alıştığımız bazı kelimeler gibi. Troll, kalkışma, derdest, lebalep… ‘’Kalkışma’’ ve ‘’derdest’’ kelimeleri ile 15 Temmuz 2016’da, ‘’lebalep’’ sözcüğüyle pandeminin başlarında, ‘’troll’’ sıfatıyla da çok da uzun zaman olmayan bir geçmişte tanıştık. Bu kelimeleri devlette karar verici konumunda olanlar yahut medya dünyasından birileri mi dilimize pelesenk yaptı?

Yapılacak çok şey var, yaptırımlar peşi sıra geliyor görünüyor ancak kahvehanelerde konuşulanlara göre Ukrayna asıllı Rus yazar Gogol’a bir yaptırım gelemeyecek görünüyor. Ağzı poşet olmadığı için büzemediğimiz bazı orkestralar kahvehanelere giden insanları yermek için sıraya girmiş durumda. Hoşgin oynayabilir misiniz meselâ? Hiç pişti oynadınız mı? Kâğıt sayacak kadar dikkat kabiliyetiniz ve hafızanız var mı? Dostoyevski, ‘’Hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık’’ diyor. Siz de ‘’Google’un paltosu’’ yazarak kıyafeti arayanlardansanız oynayabileceğiniz tek oyun blöf fakat onu da kazanma şansınız yok. Bırakın bu işleri, piştiyi öğrenin.

Bu yazıyı kargala!
0 Yorum