Bu hafta kafaları karıştıran bir başka soru ile sizlerleyim. Kendi kendine iyileşemez mi insan? Bu soruyu soran kesim, "evrene sihirli numaraları göndereyim, içimdeki enerjiyi fışkırtayım, özsevgisel sokuşturmalarımla pıtırcıklanayım" diyen tayfa değil şükür ki. Daha ziyade "kendimi nasıl tanırım, geçmiş beni nasıl etkiledi, bir türlü geçmeyen boşluk hissim neden?" gibi sorulara cevap arayan ve sağlıklı kaynaklara başvuran insanlar. İyi bir değişim motivasyonu var ve sağlıklı kaynaklardan bunu sağlamaya çalışıyorlar. Ama bu kişilerin bir kısmında işe yarasa da bu arayış, önemli bir kısmında da işe yaramıyor. Peki neden kendi kendine terapi o kadar da işe yaramıyor?
Rehbersiz arayış
Bir senaryo üzerinden ele alalım meseleyi. Kötü bir aile ortamında büyüdünüz ve bunun sürekli tekrar edip duran anksiyetenizle ilişkisi olabileceğine adınız gibi eminsiniz (ki gerçekten de büyük oranda öyledir). Ara not olarak, okurken de sizi tetiklememek için “kötü bir aile ortamı” deyip yüzeysel durdum; çünkü dediğim gibi örneklemek, bu tarz travmaları olanları tetikler. Konuya geri dönelim. Geçmişin nasıl etkilediğini ve bunu nasıl iyileştirebileceğinizi merak ettiniz ve buna dair iyi bir kitap buldunuz. Hemen okumaya başladınız. Akşamları ya da gece vakit buldukça okuyorsunuz, okudukça aydınlanıyorsunuz. Artık kendinizi ve tepkilerinizi daha iyi tanımaya başladınız. Süper!.. Bir sonraki aşamada da artık yaşam değişiklikleri, bakış açısı değişiklikleri, vs. ile iyileşme sürecine geçebilirsiniz. Ev yapımı terapi, mis gibi... "Zaten dışarda içine ne koyuyorlar?" bilmiyorsun.

Şimdi yukarıdaki senaryonun bir tarafına şunları yerleştirin. Bir takım mevzuları deşmeye başlayıncaya kadarki dönemde az çok bastırarak, kendinizi oyalayarak, bazen kaçarak devam ediyordunuz yaşamaya. Tamam bunlar ilk bakışta sağlıklı baş etme yöntemleri değil gibi görünüyor. İdeali doğru bir şekilde yüzleşip kalıcı çözüm sağlamak. Öte yandan bunlara başvurmanızın da bir çok insanca sebebi vardı. Ya halihazırda geçmişle yüzleşecek enerjiniz yoktu ya baş edebilme gücünüzün üstünde yükler olduğu için en ideali yok saymaktı. Yani öyle ya da böyle haklı bir gerekçeniz de vardı travmalardan kaçarken.
Artık meseleyi ele almaya başladığınızda, halının altına süpürdüğünüz herşeyi bir anda salonun ortasında bulursunuz. Geçmişin koca bir çöp yığını olarak hayatınızın tam orta yerinde yer alması ve öte yandan sizin, aynı siz olarak bunlarla baş etmeye çalışmanız tam bir kaos doğurur. Üstelik sık sık zihninize gelmeye başlar meseleler. Geçmişin hala hayatta olan oyuncuları da yükünüzün bir diğer tarafını oluşturur. Onu gördükçe daralır, bunalırsınız. Öfkeniz yeniden ortaya çıkar. Şimdiye kadar az çok kabullendiğiniz, görmezden geldiğiniz meseleler artık mesele haline gelmeye başlar. Bir ayağınız geçmişte, bir ayağınız şimdide yaşamaya uğraşırsınız. İki cami arasında bînamaz gibi, ne geçmişi çözer ne de şimdide kalabilirsiniz.

Bir daha deşmemek üzerine tekrar halının altına süpürmeye uğraşırsınız. Oysa artık daha çok şeyin farkında olduğunuz için halının altındakiler de gözünüze batar durur. Yani nihai olarak, güvenerek ve iyi bir motivasyonla çıktığınız bu yolculuktan da eli boş dönme ihtimaliniz sizi başladığınız noktanın da gerisine götürür.
Ne yapalım peki?
Burada birinci ve en önemli mevzu şu: Gerçekten geçmişi deşmek ne kadar elzem? Geçmiş istediği kadar kötü olsun, sizi Kırmızı Oda dizisinde gördüğünüz karakterler kadar etkilememiş olabilir gerçekten. Kendi düzeniniz için de inişli çıkışlı da olsa bir şekilde yaşayıp gidiyorsanız, ne gerek var irdelemeye?
Ayrıca değişme konusunda motive olabilirsiniz ama bu konuda esnekliğiniz nasıl? Motive olmak güzel ve değişimin olmazsa olmazı ama bunun yanında iki şey daha lazım değişim için. Doğru zaman ve daha da mühimi değişebilme becerisi... Biliyoruz ki bazı insanlar daha esnektir, değişen şartlara hızlıca uyum sağlarlar. Bazıları da düzeni korumayı severler. Değişikliğe gelemezler. Siz eğer ikinci gruptaysanız, o zaman sadece motivasyonla yola çıkılmayacağını bilin. Yani kendi kendinize terapi yaparken nelerle karşılaşacağınızı iyi ölçüp biçin. Terapiye gidesiniz yoksa, kendi düzeninizde bir şekilde gidiyorsanız, elleşmeyin. Bırakın, dağınık kalsın.
Sağlıcakla...
