Ceren Ceylan

Türk televizyon tarihine birçok dizi tam anlamıyla damgasını vurmuştur. Kalıcı iz bırakan, akıllardan replikleri çıkmayan o dizilerden biri Leyla ile Mecnun. Karakterlerine tam oturan kadrosuyla, başarılı yönetmeni, senaristiyle dört dörtlük bir ekibe sahip bir yapım.

Leyla ile Mecnun yönetmeni Onur Ünlü, birçoğumuz için tanıdık bir isim. Çoğu bölümün yönetmen koltuğunda kendisi oturuyor. Onur Ünlü işinin hakkını verip sahnelerin samimiyetini çok iyi aktarıyor.

Dizinin bence en büyük kahramanı tabi ki senarist Burak Aksak. Bu hikayenin yaratıcısı olan Burak'ın aklında yaşayan tüm karakterler gözümüzün önüne seriliyor aslında. Sadece bu da değil, yapılan tüm göndermeler de kendisinin süzgecinden geçiyor. Dizide her alandan konulara illaki değiniliyor ve bu işi Burak Aksak kıvrak zekasıyla beceriyor. Geriye seyircilerin bu ayrıntıları yakalaması kalıyor.

Leyla İle Mecnun 2011-2013 arasında TRT 1'de 3 sezon yayınlandı. Susulmaması gereken şeyleri üstü kapalı eleştirmeyi başaran, sansür kullanmadan her şeyi anlatan, yayınlandığı kanalı bile eleştiren bu dizinin daha final yapılamadan bitirilmesine şaşırmıyoruz tabii ki. Ne demişler, doğru söyleyeni dokuz köyden ve TRT 1'den kovarlar.

Final yapamadan sona gelen Leyla ile Mecnun'un nasıl bittiği merak konusuydu. Aynı kadro Star TV'de başladıkları Ben de Özledim dizisinde Leyla ile Mecnun'un finalini anlattı. Bu bölüm milyonlar izlendi ve tüm Leyla ile Mecnun sevenlerini en hassas yerinden yakaladı. Leyla ile Mecnun 9 Eylül 2021'de Exxen'de tekrar başladı ve halen devam etmekte.

Mecnun, İsmail ve Yavuz dostluğu

Leyla ile Mecnun'un "Ancak bu kadar cuk diye oturabilirdi!" dedirten ana kadrosundan ve karakterlerinden bahsedelim. Bazı oyuncular vardır ki ne kadar dizide oynarsa oynasın tek bir karakterle kalmıştır aklımızda. İşte o oyunculardan biri Ali Atay! Dizinin sakar, serseri, umursamaz ama bir o kadar aşık olan Mecnun'u. Ali Atay tüm bu özellikleri seyirciye yansıtmakla kalmadı bir de üstüne Türk dizi tarihinde görülmemiş kendine has bir karakter yarattı. Mecnun öyle bir karakterdi ki, kendine özgü konuşması ve mimikleriyle eşi benzeri yoktu. Bu yüzden de bu karakter, Ali Atay üstüne resmen yapıştı ve kendi adından çok Mecnun ismiyle anıldı.

Hiç kimse İsmail Abi olmasaydı yine İsmail Abi benim gözümde ancak Serkan Keskin olabilirdi. Yarım kalmış hikayesiyle, hayat boyu beklediği gemisiyle ve Mecnun'a düşkünlüğüyle hepimizin İsmail Abisi! Tabii ki İsmail'i İsmail yapan giydiği rengarenk, pullu takım elbiseleriydi. Bu hepimizin içini ısıtan, İsmail Abi'nin karakteristik bir özelliği gibi dursa da aslında altında yatan sebep İsmail'in içindeki o çocuğun travmasından başka bir şey değildi. Çünkü İsmail Abi'nin böyle giyinmesinin tek sebebi annesinin çocukken onu renkli bir hayatları olsa bırakıp gitmeyeceğini düşünmesiydi.

Ömrü Kireçburnu sahilinde babasının içinde olduğunu düşündüğü o gemiyi beklemekle geçti İsmail'in. Kaçımız hiç gelmemiş bir gemiyi beklemek için her gün sabırla aynı noktaya el sallar ki? Hiç şüphesiz dizinin en derin karakteriydi İsmail Abi. Tabii ki bu derinliğin bize geçmesinin en büyük sebebi de Serkan Keskin.

Bu üçlü dostluğun vazgeçilmezi Yavuz. Yavuz'un adı çıkmış dokuza inmez sekize, e tabii o bir performans sanatçısı. Yani kısaca hırsız aslında. Özellikle çaldığı televizyonları satarak geçimini sağlayan ve yaz kış deri eldiven ve montla gördüğümüz Yavuz karakteri ve Osman Sonant uyumu da bu yapbozun bir parçası. Hırsız falan dedik de kendisine ayıp olmasın, hem "Aşk olsun, Yavuz öyle bir insan mı?"

Bu üçlünün sigarası sakız, rakısı incir, birası meyve suyu ve tekilası erikti. Asla sansür olmadan her şeyi anlatabilen tek dizi Leyla ile Mecnun'un üçlüsünden unutulmaz Afroman - Because I Got High yorumu!

https://www.youtube.com/watch?v=I8t6a_iXF0k

Mahallenin babaları

Mahallenin kalbi bakkalıdır. Leyla ile Mecnun'un kalbi ise Erdal Bakkal. Cimriliği, karısı Nurten'e olan hanımcılığı, gelenekselciliği ile tanıdığımız Erdal Bakkal'ı Cengiz Bozkurt'un oyunculuğu ile izliyoruz. Cengiz Bozkurt'un usta bir oyuncu olduğu yadsınamaz bir gerçek ancak Erdal Bakkal onun için bambaşka bir noktaydı. Aslında asıl mesele de buydu bence, tüm kadronun bu dizideki rolünün kariyer hayatlarında en baş köşede olması. Bu yüzden bizler için de hafızalarımızın en güzel köşesinde kaldı.

Dizideki tüm sihrin ve tüm olağan dışı olayların başı, Aksakallı Dede! Kendisini canlandıran Köksal Engür sanki tonton dede karakteri için yaratılmış. Elindeki asasıyla küt diye Mecnun'un ensesine yapıştırdığı anda Mecnun kendini çölde buluveriyordu. O meşhur banka oturup Mecnun'a ne yapması gerektiğini anlatırdı Aksakallı Dede. Hem de Mecnun'un bir kulağından girip diğerinden çıkacağını bilerek yapardı.

Mecnun'un tüm serseriliklerine katlanan, ona hem anne hem baba olmaya çalışan, durmadan tekleyen taksisini ittirerek hayata yetişen İskender Baba. Dizideki bu baba rolünü sırtlayacak yapboz parçası ancak Ahmet Mümtaz Taylan ile otururdu.

Dizide Yavuz, İsmail ve Mecnun dostluğundan başka bir de Erdal ve İskender dostluğu vardı tabii ki. İkisi de ne kadar umursamaz görünse de belki de bu dizinin en sulu gözleri onlardı. Ve duygusallıkları ancak baş başa kaldıklarında, dertleşirken ortaya çıkardı.

Mecnun'un Leylaları

Mecnun'un hayatına her sezon farklı Leylalar girse de onun için tek bir Leyla vardı. Aynı gün aynı hastanede doğan iki bebekten biri Leyla biri de Mecnun'du. 25 yıl sonra yolları kesiştiğinde Mecnun ilk görüşte tutulmuştu çoktan Leyla'ya. Bir süre peşinde koştuktan sonra Leyla'sıyla kavuşacaktı. Ancak öyle bir şeydi ki aralarındaki, eğer kavuşurlarsa tüm dünyada felaket üzerine felaketler olacaktı.

Aralarındaki aşk büyüdükçe büyüdü. Mecnun'un kalbinin durduğu anda hastanede hayata dönmesini sağladı Leyla. Mecnun'un beynindeki aynada herkes kendini görürken Leyla, Mecnun'u gördü. Belki de bu ayna metaforu Leyla ile Mecnun'un aşkını anlatan en güzel sahneydi.

https://www.youtube.com/watch?v=xmHey2LyuCk

Daha sonra birinci sezon sonunda Mecnun, Leyla'yı trafik kazasında kaybetti. Mecnun geri kalan hayatını artık Leyla'nın mezarı başında geçirmeye mahkumdu. Bu ölümden sonra Mecnun bir yıl boyunca tek kelime etmedi. Her mezarına giderken takım elbisesini giydi ve Leyla'sına gitti.

Mezar kenarına oturup öylece bakardı Mecnun. Tek kelime etmezdi. Çünkü Aksakallı Dedenin de dediği gibi, bazen gönlün hissettiklerini kelimelere dökemezsin. Eğer sevdiğinin yanındaysan konuşmak zaten gürültüden başka bir şey değildir.

Mecnun daha sonra Leyla'nın organlarının bağışlandığını duyunca Leyla'nın kalbini alan Şirin ve ciğerini alan Sedef'in peşine düştü. İkisinde de Leyla'yı aradı. Ancak kimse Leyla değildi. Leyla'nın peşinde çöllere düşen Mecnun daha sonra babasının arkadaşının kızı başka bir Leyla'ya aşık oldu ve 3. sezon bu Leyla ile geçti. Ancak kaç sezon geçerse geçsin Mecnun'un tek bir aşkı vardı. Ömrü hep Leyla'ya kavuşacağı günü beklemekle geçecekti.