Onu size "şu yıl şunu kazandı, şu takımlarda yarıştı" diye anlatmayacağım. Onu sanırım Schumacher'den bağımsız aklımıza getirmemiz de mümkün değil. Pauli Mika Hakkinen: 90'ların sonundaki büyük rekabetin mütevazı ve şaşaalı olmayan tarafı... O yıllarda Schumacher, iki şampiyonlukla henüz "Büyük Schumacher Kariyeri" ni oluşturmamıştı. Fakat iki kez dünya şampiyonu unvanı ve başarıya aç Ferrari takımı ile büyük bir taraftar kitlesine sahipti. Hakkinen ise İskandinav soğukluğu, düşünerek konuşması ve yeri geldiğinde iyi kullandığı fırsatçılığıyla çoğu kesimin antipatisine sahipti. Fakat bir de göz ardı edilemez bir hıza sahipti ve bu Fin gerçekten uçuyordu. "Uçan Fin" (The Flying Finn) lakabı genellikle ralli pilotlarının olur. Eğer siz yere basma gücü için tasarlanmış bir aracı uçurursanız tabii ki sizin de olur. Mika Hakkinen 93 Avustralya GP'de frenleme noktasını kaçırınca dönmeyi denemenin çok tehlikeli olduğunu düşünüyor ve kerbin üstüne doğru tam gaz veriyor. Sonuçta aşağıdaki görüntü ortaya çıkıyor.

Efsane geçiş
Mika Hakkinen için fırsatçı tabirini kullandım. Fakat bunu belaltı vurmak için veya onu belaltı vuran biri olarak tanımlamak için kullanmadım. Bahsettiğim yarışçılık, ruhundaki fırsatçılıktı. Hakkinen deyince nasıl Schumacher akla geliyorsa; Schumacher-Hakkinen rekabeti deyince de aklıma tek sahne geliyor. 2000 Belçika GP'de Zonta'ya tur bindirme sahnesi...
Schumacher onu arkasında tutmaya çalışıyor. Düzlük boyunca savunmasını yapan Schumacher, düzlük sonunda pistin sağına yanaşmış Zonta'ya tur bindirmek için sola geçiyor. Mika Hakkinen ise neredeyse sağ tekerlekleri pist dışına taşarcasına; ikisini de sağlayarak frenleme noktasına önde geliyor. Bunu canlı izleyen birinin kimi desteklerse desteklesin ağzının açık kalmadığına inanamam. Bu sahnenin yanında günümüz DRS oyunlarına satranç demek züğürt tesellisi gibi geliyor.

Kaderin cilvesi
Mika Hakkinen duble şampiyonluğunun iki yıl ardından ara vermek niyetiyle ayrıldığı F1'e geri dönmedi. Evliliğin bir F1 pilotunu 0,1sn yavaşlattığını ve her çocuğun da buna 0,1sn daha eklediğini söylemişti. Bu kararda eşinin baskısı olduğu da söylenir. Zira reji, kendisini her yarışta telaşlı gözlerle ekrana getirirdi. Çocuklarına çok önem veren Hakkinen'i iki yıldır bir başka çocukla görüyoruz: Ezeli rakibinin oğlu Mick'le. Evet, o büyük rekabet ve atışma pistteydi. Şimdi ise adeta bir dost emaneti gibi gördüğü Mick'le sık sık ilgileniyor. O soğuk denen adam bize aile sıcaklığını gösteriyor.
