Aktüel

Neden Başarısız Oluruz?


Sezer Aygün 18 Ocak 11:24

Başarı nedir? İnsan ne için, kim için başarı ister? Kim kime göre başarılı sayılır? Kime başarısız deriz? Bunun gibi milyonlarca soru peşimden "beni de gör" diyor ama burada kesiyorum. Çünkü başarının tek bir tanımı yok. Bu neredeyse onlarca olasılığın birleşimi demek. Ama konuya başarının bileşenlerini, nelerden korktuğumuz ve neden başarıya ihtiyaç duyduğumuz ana başlıklarıyla bakıyor olacağız.

Doğduğumuz andan itibaren yüksek başarı insanın bir ihtiyacı gibi gözüküyor. Hatta kuantum alanında çalışanlar doğum anının ilk sınav olduğunu söyler. Eğer çocuk doğanın bize bahşettiği normal doğum şekliyle dünyaya gelmemişse başarıya bakış açısı da ona göre olacaktır. Bu cümlenin aklınızı gıdıklamasına izin vermeden başarının bileşenlerine geçeyim. Zira doğum anıyla beraber ilk günden bugüne başarı tarihçesinin almanak olarak anlatımı bizi asıl konumuzdan uzaklaştıracak.

Başarı mı mutluluk, mutluluk mu başarı?

Bazı insanların diğerlerine göre neden daha fazla başarılı olduğunu anlamak için önce altta yatan zemine bakmak gerekir.. Bu zeminde bileşenler etkileşim halindedirler. Başarı ihtiyacı, başaramamaktan korkmak ve psikolojik etkenler. Bu etkenlerin altında insanın kendini tanıması, kendine yaptığı atıflar, kendine ve yeteneklerine duyduğu güven veya güvensizlik bulunuyor. Örneğin; yapılan bir araştırmada düşük gelirli çocuklara bakıldı. Bu çocuklar kendilerine denk diğerlerinden daha başarılıydılar. Sebeplerden ikisi kendilik değerleri yüksekti ve yeteneklerine güveniyor olmalarıydı. Aile veya bakıcılardan destek alıyorlardı. Gösterdikleri başarıları ebeveynler pekiştiriyordu. Araştırmacılar ayrıca başarısı yüksek çocukların ev ortamına da baktı. Anne babalar çocuklarıyla daha çok konuşuyorlardı. Evde kitap sayısı çoktu ve daha az televizyon izliyorlardı. Tüm bu ortam çocukların sağlıklı uyarana maruz kaldığını gösteriyordu. Yani uyaranı fazla olan ev ortamları daha yüksek başarı isteğine yol açıyor. En vurucu sonucu sona sakladım. Bu çocuklar sadece başarılı olmakla kalmıyor aynı zamanda yaptıkları işten keyifte alıyorlardı.

Başarıdan korkulur mu?

Başarının derecesi insandan insana farklıdır. İster harika bir kariyere, ister bir eve veya bir aileye sahip olmak olsun, başarı herkesin başarmaya çalıştığı bir kavram. Fakat bu kavramın bir de motivasyona ihtiyacı var. Kimileri başarıya ihtiyaç gözüyle bakarken kimileri de korku ile motive olur. Bu korku başaramama ihtimalinin yüksek olduğu görevlerden kaçarak nispeten daha hafif görevleri seçmek şeklinde ortaya çıkar. Örneğin sınavdan kalmamaya yetecek kadar çalışmaya iten içsel motivasyon iyi bir notu almaya yetmez. Yani başarısızlık korkusu ne kadar yoğunsa notlar o kadar düşük gelir. Bu konuda bir diğer etken ise kişinin kendini sabote etmesi. Yüksek seviyede korkusu olan öğrencinin sınavdan önce sinemaya gitmesini buna örnek olarak verebiliriz. Bu eylemi sonuca bir mazeret olarak gösterir. Ancak aslında altta yatan sebep hedefe ulaşmayı bilerek ya da bilmeyerek engellemedir. Araştırmalar düşük kendilik değeri olan kişilerin kendini sabote etmeye daha yatkın olduğunu gösteriyor.

Neden yetersiz hissederiz?

Çok akıllı, kapasiteli ancak bu yeteneğini kullanmayan kişiler/çocuklar etrafımızda hiçte az değil. Bu kişiler beceri ve yetenek testlerinde yüksek performans gösterip iş bunu pratiğe dökmeye gelince beklenenin çok altında kalırlar. Araştırmalar yetersiz olmanın sosyoekonomik değerlerle ilgisi olmadığını gösteriyor. Kendini yetersiz hisseden her bir kadına karşılık iki veya üç erkekte bu his var. Öğrencilerin arasında da yaklaşık yüzde 15'i kendini yetersiz olarak tanımlamış. Buna neden olan özellikler düşük kendilik değeri, utangaçlık ve depresif olma. Becerileriyle alakalı zayıf algıları ve ısrar etme eksikliği de sebepler arasında.

Başarmaya olan ihtiyaç

Çoğumuz için hedeflerini tutturmak kişiye kendini gururlu hissettirir, başarılı olması için daha fazla motivasyon sağlar ve rekabetçi bir dünyada herhangi bir etki yarattığın farkına vardırır. Fakat bazı insanların bu başarı eşiği oldukça yüksektir. Buna en güzel örneklerden birisi Natalie Coughlin'dir. Natalie yüksek başarıya olan ihtiyacıyla Olimpiyatlara katılabilmek için haftanın altı günü günde 4-5 saat antreman yapıyor. Aynı zamanda bu motivasyon California Berkeley Üniveristesinde 3.5 ortalamasını da korumasını sağlıyor. Yüksek başarıya olan ihtiyaç görevlerinde zorlu ama gerçekçi hedefler belirleyen ve bu hedeflerde ısrar eden kişilerde ortaya çıkar. Bu konunun araştırılması kişilerin inanç ve güdülenme faktörleri ile ilgili olduğu için ölçülmesi zor bir alan.

Sorularla başladık yine sorularla bitirelim o zaman. Bu dünyada eğer bir insan bir şeyi gerçekten isterse yapabilir mi? Yapar diyorsanız çevresel faktörlerini de dikkate almalı mıyız? İnsanların beynine nakşedilen başarı tanımıyla diplomalar, güzel bir iş, evlilik, çocuk ve en sonunda emeklilik. Böyle bir profile mi 'çok başarılı' diyoruz?Hayatın gereklerini yerine getiriyor ve mecburen bir sıfat ve yer ediniyor olmak başarı mı yoksa bizim için sorumluluk m? Başarı ile kalın...

Bu yazıyı kargala!
0 Yorum