Bilim & Teknoloji Gündem Otomotiv

Otomobil Sektörü Nereye Gidiyor?


Tuna Tanyolaç 2 Nisan 18:23

Sanayi devrimi ile buhar teknolojisiyle başlanıp daha sonra içten yanmalı motorlara geçildi. Şimdi ise emisyon kuralları boyunduruğunda elektrik destekli hibritler ve devamında tam elektrikli otomobil teknolojisi geliyor. Peki ya ruh ne oldu? Motor hacmine, gücüne, sesine hayran olduğumuz, saygı duyduğumuz araçlar ne olacak? Şimdilerde çocukluğumuzdaki kumandalı arabaların içine binilebilir haline dönüştü sanki. Elektrikli araçlar emisyon yargısı önünde sütten çıkmış ak kaşıklar mı? Kullanırken emisyon yok da şarj ederken bu değirmenin suyu nereden geliyor? Rahmetli Barış Manço şarkısındaki gibi; ''kapağı ver kulpu al kurbanı hiç soran yok''. Bu elektriğin üretiminde doğaya zarar verilmiyormuşçasına bir kayıtsızlık var.

Elektrikli otomobiller masum mu?

Emisyon kuralları gereği son 10 yıldır iyice yaygınlaşan hacim küçültme -downsizing- akımı daha küçük hacimli ve daha az silindir sayısına sahip aşırı beslemeli -turbo, supercharger- araçların üretimini artırdı. Çoğu marka bazı modellerin dizel versiyonlarını artık üretmeme kararı aldı. Bazı ülkeler dizel araçları, bazı ülkeler tüm içten yanmalı motorları kısıtlayacak veya kaldıracak. Sanki gökyüzünde de karasal sınırlar var gibi, her ülke kendi gökyüzünü bağımsız kullanıyormuş gibi hareketler bunlar. Her alanda bahsedilen küreselleşmeden ses seda yok. Benim burada kirlettiğim gökyüzü, incelttiğim ozon tabakası örneğin çok katı planlamalar yapan İsveç' i etkilemeyecek sanırım. İkinci üçüncü sınıf ülkelerde dizellerin dumanından ziyade sanayilerin çevreye etkisine bakmalılar. Alınan karalarda ise emisyon yüzünden benim gürül gürül silindir sesine olan sevdam pranga cezası alıyor. Bu ülkede ''o kadar küçük motordan o kadar beygir gücü çıkar mı?'' tartışmaları yüzünden turbo beslemeli araçlara haram beygir adını verdiler. Bakalım elektrikli araçlara ne lakap takacaklar.

Türkiye elektrikli otomobillere hazır mı?

Emisyon kuralları ve doğa koruma denilince aslında tek seçenek elektrikli araçlar değilken ülkemizde doğal gazla (CNG) çalışan araçlar ve dolum istasyonları da yaygınlaşamadı. Bir diğer seçenek hidrojen yakıtlı araçların adı bile geçmedi piyasada. Ülkemizde biraz gelenekçi bir tavır hakimken insanları elektrikli araçlara yöneltecek avantajlar bulunması gerekir. İlk zamanlar vergi avantajı uygulanırken devlet baba oraya da el atarak kendi payını almakta imtina etmedi. "Tamam, alırken çok avantajlı olmasın ama yakıt masrafı derdim yok" diyenler içinse henüz üretimdeki araçların menzillerinin kısalığı, uzun yolda dolum istasyonları sayısının azlığı ve dolum süresinin uzunluğu gibi dezavantajlar mutlaka tercihlerde etkili olacaktır. Garantisi bittiğinde ise "bundan anlayan ustayı nerden bulacağız" diyenleri de duyar gibiyim. "Az yaksın, çok kaçsın" prensibi bunların üstesinden gelecek mi göreceğiz.

Yerli ve milli otomobil konusu

Ülkemizin ithal araçlardan kazandığı vergi miktarı aracı üreten firmaların karından daha fazla. Hatta bu konuda rekortmen durumdayız. Hazır ülkeye giren araçtan üretim maliyetinden fazla vergi alırken, üretip kar koysak tablo ne olacak? Ülkemiz kazansın mottosu ile araç üretmek bu durumda ne kadar gerçekçi olur? Bu haberler çıktığında çoğu insan ucuza araç alabileceğiz hayalleri kurdular fakat yapılan gümrük anlaşmaları gereği ürettiğimiz araca da eşit vergi standardı koymamız gerekiyor. Yani ucuzluk bir hayal olarak kalacak gibi duruyor. Dünyada neredeyse hiçbir ürünün tüm parçalarını aynı ülke üretmiyor. Peki bu otomobil ne kadar yerli olacak? Mutlaka dışarıdan parçalar alırlar ama piyasada ''ben de varım'' demek, bir marka oluşturmak ülkemiz için pozitif olacaktır.

Yerli ve milli kalın.
Bu yazıyı kargala!
0 Yorum