Alexander Fleming'in babası, Winston Churchill'i bataklıkta boğulmaktan kurtardı mı? Minnettar bir baba, fakir çiftçinin oğlunun eğitimini finanse etti mi? Pek çoğumuz bu penisilin efsanesine aşinayız. Muhtemel ki bir yerlerde denk gelmişizdir. Peki bu efsanevi hikaye gerçek mi? Penisilin Efsanesi: Fleming ve Churchill... Londralı bir bakteriyolog, temizlenmemiş bir petri kabında büyüyen küfü gözlemlerken, sıra dışı bir şey fark eder. Bunun sonucunda, tüm zamanların en büyük tıbbi keşiflerinden birini gerçekleştirir. Peki ya fakir bir çiftçinin oğlu olan bu tıp öncüsünün, bu bilimsel atılımı yapmasına izin veren eğitimi alabilmesinin tek nedeni, babasının yıllar evvel 20. yüzyıl tarihinin başka bir zamanındaki devi ile tesadüfen karşılaşması mı? Peki bilim insanı keşfini, gerçekten velinimetinin hayatını kurtarmak için mi kullandı? Bu şaşırtıcı ve ilham verici bir tesadüf olamaz mıydı? Elbette olurdu. Ama keşke doğru olsaydı. Gelin, önce kimi ulusal yazın sayfalarında bile doğruymuş gibi anlatılan hikayeye bir bakalım.
Penisilin'in kurgusal hikayesi
Penisilin efsanesi başlıyor. İskoçya'da oldukça yoksul Fleming adında bir çiftçi yaşardı. Bir gün tarlada çalışırken bir çığlık duydu. Sesin geldiği yere koştuğunda, bataklığa beline kadar batmış bir çocuğun, kurtulmak için çırpındığına şahit oldu. Çocuk, bir yandan da avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Çiftçi Fleming çocuğu bataklıktan çıkarıp, hayatını kurtardı. Ertesi gün Fleming'in evinin önüne gelen gösterişli arabadan, şık giyimli bir aristokrat indi. Kendisini, çiftçinin kurtardığı çocuğun babası olarak tanıttı. - Oğlumu kurtardınız, size bunun karşılığını vermek isterim, dedi. Yoksul ve onurlu çiftçi; - Kabul edemem! diyerek teklifi geri çevirdi. Tam bu sırada kapıda çiftçinin küçük oğlu göründü. - Bu senin oğlun mu? diye sordu aristokrat. Çiftçi gururla; -Evet, dedi. Aristokrat devam etti; - Gel seninle bir anlaşma yapalım. Oğlunu bana ver, iyi bir eğitim almasını sağlayayım. Eğer karakteri babasına benziyorsa, ileride gurur duyacağın bir kişi olur. Bu konuşmaların sonunda Fleming'in oğlu, aristokratın desteğiyle eğitim gördü. Aradan seneler geçti. Çiftçi Fleming'in oğlu, aristokratın desteğiyle Londra'daki St. Mary's Hospital Tıp Fakültesi'nden mezun oldu ve dünyaya adını ''Penisilin'i bulan Sir Alexander Fleming" olarak duyurdu. Bir süre sonra hikayedeki aristokratın oğlu zatürreye yakalandı ve onu penisilin kurtardı.
Aristokratın adı, Lord Randolph Churchill; oğlunun adı ise, Sir Winston Churchill'di. Penisilin efsanesi ne kadar da büyüleyici bir hikaye değil mi? Ama maalesef gerçek değil! Neden gerçek olamayacağına birlikte bakmaya ne dersiniz?
Hikayenin gerçeği
Gerçek olamayacak kadar iyi olan bu kurguya şüpheyle bakmamıza neden olan ilk ipucu, hikayenin çok daha farklı biçimlerde de anlatılıyor olmasıdır. Fakat ortak paydada iki baba ve iki oğul var. Üstelik dördünden biri, diğer üçünden birine yardım etti ve kalan ikisinden biri diğerinin eğitimi için para ödedi ya da her neyse... Bu versiyonların hiçbiri gerçek kişilerin hayatlarıyla örtüşmüyor. Araştırdığım hiçbir Churchill biyografisinde, genç Winston'ın bir çiftçi ve oğluyla şans eseri karşılaşmasına rastlamadım. Üstelik seneler sonra Churchill bu hikayeyi yalanladı. Hikayede Alexander Fleming'in bir çiftçinin oğlu oluşu, St. Mary's Hospital Tıp Fakültesi'nden mezun olması ve penisilini keşfetmesi dışındaki her şey gerçek dışı.
Alexander Fleming, İskoçya'nın kırsalında dünyaya geldi. Üstelik bulunduğu yer, en yakın yerleşim birimine çok fazla uzaktı. Bu nedenle, hikayenin başka bir versiyonunda bahsedildiği gibi tatil yapan Winston'ın dolaşacağı bir yer olamaz. Başka bir hikayede de küçük Fleming'in çocuğu kurtarmasından söz ediliyor. Ancak kendisinden yedi yaş büyük birini bataklıktan çekip çıkarabilecek küçük bir çocuk da hiç inandırıcı gelmedi. Alexander Fleming'in en büyük hayaliydi doktor olmak. Genç Alex on dört yaşındayken, ağabeyi Tom gibi Tıp okumak için Londra'ya gitti. Mezun olduktan sonra ağabeyinin ısrarıyla iş dünyasına girdi. Aynı zamanda hikayede bahsedildiği gibi Alex'in eğitim masrafları, Randolph Churchill'den değil, yakın zamanda vefat eden amcasından gelen mirasla finanse edildi. Haliyle bu penisilin efsanesi gerçek dışı. Şimdi de hikayenin diğer tarafına bakalım. Winston Churchill Dünya savaşının devam ettiği sıralarda, bir iş gezisi için Tunus'a gitti. Boğaz ağrısı ve yüksek ateş nedeniyle hastaneye yatırılan Churchill'e, pnömoni teşhisi konuldu. Churchill'in tedavisi, bizzat kendisinin çağırdığı tıbbi ekip tarafından yapıldı. Kısacası Alexander Fleming, Churchill'e zatürre teşhisi konduğunda ne oradaydı, ne kendisine danışıldı ne de İngiliz başbakanını tedavi etmek için penisilin kullandı. Böylelikle penisilin efsanesi bir kez daha çürüdü.
Penisilin
Penisilin, Alexander Fleming tarafından 1928 senesinde keşfedildi. Bulunan bu ilk antibiyotik, tıp alanında yeni bir çağı da başlatmış oldu. Fleming, laboratuvarında temizlemeden bıraktığı kaplarından birinin küflendiğini fark etti. Daha dikkat çekici olanı, kaptaki bakteri kolonileri yaşamaya devam ederken, küflerin olduğu bölgedeki koloniler yok olmuştu. Bu da, küfte bulunan bir maddenin bakterileri öldürdüğünü gösteriyordu. Aslında Fleming, bulgularının ne kadar önemli olduğunun farkına varmadı. Çok yavaş etki eden ve büyük miktarlarda üretilmesi çok zor olan basit bir antiseptik geliştirdiğini düşünüyordu. Bir dizi testten sonra Fleming, küfün antibiyotik özellikleri olan ve daha önce hiç bilinmeyen bir madde salgıladığını teşhis etti. Fleming bu sıvıya ''küf suyu'' anlamına gelen Penisilin adını verdi. Bulgularını 1929 senesinde bir patoloji dergisinde yayımladı. Maalesef Penisilin'in keşfi, tıbbın anlık bir lütfu olmadı. Fleming, elde ettiği maddenin uzun süre kalıcı olmasını sağlamayı başaramadı. Penisilin'in mikrop öldürücü etkisi kısa sürede yok oluyordu. Bu yüzden çalışmasını yarım bırakan Fleming ortadan kayboldu. Haliyle yüzyılın en büyük tıbbi ilerlemesiyle gerçek ilişkisi sona erdi. 1935 senesinde iki uzman; Oxford'daki William Dunn Patoloji Okulu'nun başkanı Howard Florey ve Cambridge biyokimya uzmanı Ernst Chain, Fleming'in çalışmasına kaldığı yerden devam ettiler. Dünyanın ilk etkili antibiyotiğini üretmek üzere, penisilini rafine etmek ve test etmek için yıllarca laboratuvarda çalıştılar. Sonunda penisilinin özelliklerinin kalıcı olmasını sağlamayı başardılar. Fareler üzerinde gerçekleştirilen deneylerden sonra, penisilinin tedavi edici özelliği kesinlik kazandı.
Son söz
Fleming daha sonra Dunn Okulu'ndaki bu iki adamı ziyaret etti. Basın yeni ortaya çıkan Fleming'i penisilin mucizesinin mucidi bir deha olarak övdü. Fleming, Nobel Tıp Ödülü de dahil olmak üzere sayısız ödül aldı. Alexander Fleming, penisilinin antibakteriyel etkisini ilk kez fark eden bakteriyologdu. Fakat penisilini kullanılabilir, etkili bir ilaç formuna taşıyanlar Howard Florey ve Ernst Chain'di. Ne yazık ki herkes onların çabalarını bir süre sonra unuttu. Bu yüzden penisilinin keşfinde sadece Alexander Fleming adı geçiyor.