Yavuz Çetin, yaşasaydı kim bilir daha ne işler çıkaracaktı dediğimiz müzisyenlerden biri. 25 Eylül 1970'de Samsun'da doğdu. Babasının gazetecilik mesleği sebebiyle çocukluğu Türkiye'yi dolaşarak geçti. Babası Erdal Çetin, Milliyet gazetesinde haber şefi olmasının yanı sıra aynı zamanda sinema eleştirmenliği de yapıyordu.
Yavuz'un müziğe ilgisi pek çok müzisyen hikayesinden aşina olduğumuz gibi küçük yaşta başladı. İlk enstrümanı curaydı. Curanın saz grubu çalgıların en küçüğü olduğunu düşünürsek küçük yaşta alınabilecek en doğru karardı. Ergenliğine doğru bağlama çalmaya başladı.
Gençliğinin daha baharındayken arkadaş ortamı müziğe merak salmış gençlerle doluydu. Bu senelerde dinlediği şarkılarda elektro gitar onu adeta büyülemişti. Çalabildiği enstrüman heybesine elektro gitarı da koyduktan sonra sıra sesini duyurmaya gelmişti.
Liseden arkadaşı olan Ercan Saatçi ile aralarından su sızmazdı. Beraber kurdukları Ercan-Yavuz-Vahe isimli grupta şarkılar besteleyerek günlerini geçiriyorlardı. Yavuz, dönemin meşhur dergilerinden biri olan Hey'in bir beste yarışması yapacağını öğrendi. Çok heyecanlı bir çocuktu Yavuz, hevesliydi. Sadece Ercan'ı ve davulcuları Vahe'yi ikna etmeliydi. Zira dergide seçilen 10 besteden oluşan bir kaset albüm çıkacaktı. Besteleri I'll Cry Again en iyi 10 beste arasına girdi. Yavuz Çetin, ilk başarısını böylece yakalamış oldu.
Kısa ama biz bırakan müzik kariyeri
Marmara Üniversitesi Müzik Bölümüne başlamış olmasına rağmen müzik yapmak üniversitenin önüne geçer. Çalışmaları dolayısıyla üniversiteyi yarım bırakan Yavuz, Labirent isimli grubuyla Yıldız Teknik Üniversitesinin düzenlediği müzik yarışmasından ödülleri toplayarak çıkar.
Daha sonra kariyerinin asıl zirvesi olan Blue Blues Band adlı grubu Zafer Şanlı ve Kerim Çaplı ile kurdu. Grup her ne kadar cover grubu olsa da rock ve blues müzik severler arasında şöhret kazanmıştı. Sahneleri dolup taşıyordu. Hatta hayranlardan bazıları sadece sadece Yavuz'un solo gitar performansını dinlemek için geliyordu. Yavuz grupta elektro gitar çalmasının yanı sıra vokallik de yapıyordu.

Birçok büyük sanatçı arasında ismi dolaşan Yavuz, 1990'lı yılların başında MFÖ'nün Fuat'ı, Fuat Güner ile tanıştı. Fuat Güner ile stüdyo hayatına resmen başlamış oldu. Çok geçmeden Yavuz ve dostu olan gitarının şöhreti Türk müzik dünyasını sarmıştı. Fuat Güner ile çalışırken bir taraftan da birçok albümün gitar kaydına imzasını attı. 90'lı yılların meşhur albümlerine onun eli değmişti artık.
İzel'in Bir Küçük Aşk albümü hatta Kıraç'ın ilk ve ikinci albümleri olan Deli Düş ve Bir Garip Aşk Bestesi Yavuz'un gitarının tellerinden doğmuştu.Birçok tekli şarkıya da eşlik etmesinin yanı sıra bunlardan en ilginç olanı Göksel'in Sabır şarkısıdır. Zira o dönemde Türkiye'de henüz görülmemiş talk box performansı Yavuz'un başarısını bir daha ispat etmiş oldu.
İlk albüm ve depresyon
Yavuz Çetin 1996 yılında MFÖ ile resmen çalışmaya başladı. Konser turneleriyle şehir şehir grup ile gezerek gitarıyla eşlik etti. Bir taraftan da Ercan Saatçi prodüktörlüğünde ilk albümünün çalışmalarına başladı. İlk ismini verdiği albümde Erkeğin Olmak İstiyorum ve Dünya adlı şarkıları çok beğenildi.
İlk albümden sonra Yavuz Çetin, bir taraftan MFÖ ile çalmaya devam ederken diğer yandan Yavuz Çetin Group adlı grubuyla barlarda çalmaya devam etti. Bu dönemde depresyon ve bipolar teşhisi konan Yavuz, hayata tutunmaya çalışıyordu. Aynı dönemde ikinci albümü olan Satılık'ın çalışmalarına başlamıştı. Mart 1999'da sevenleriyle buluşturmayı planlıyordu albümünü. Ancak planladığı gibi gitmedi bazı şeyler.

Yoğun depresyon ve bipolar teşhisi devam ediyordu. Tedavi amaçlı yattığı hastaneden 1 hafta sonra çıktı. Albümünün çıktığını da göremeden 15 Ağustos 2001'de saat 19.00 civarında kendini Boğaziçi köprüsünden serin sulara bıraktı. Geriye Boğaziçi köprüsünde bulunan 1977 model Peugeot markalı aracı ve içinden çıkan 500 dolar, 190 lira, 7 anahtar ve bir sürü ilaç kaldı. Albümü ise ölümünden sonra çıktı.
Cenaze ve sonrası
Yavuz henüz 31 yaşındaydı, intiharı ve ölümü ona yakıştıramayan babası fenalaştığı için cenazesine katılamadı bile. 1992'de evlendiği ve 1998'de boşandığı eşi Didem Mandabaş ve yedi yaşındaki oğlu Yavuzcan bile gelmemişti cenazesine. Cenazede yalnızca aileden üvey annesi Sevinç Çetin vardı. Yine de kalabalıktı cenazesi zira her zamanki gibi müzisyen dostları onu bırakmamıştı.
Oğlu Yavuzcan Çetin tarafından düzenlenen Yavuzfest'in ilki 5 Temmuz 2014'de gerçekleştirildi. Neredeyse her sene düzenlenen Yavuzfest, en son 5 Mayıs 2019'da yapıldı.
Yavuzcan, babasından sonra müzisyenlerin arasında büyüdü ve doğal olarak müziğe merak saldı. Babasının mirası olan blues müziğe devam ediyor. "Böyle bir babanın mirasını kim bırakır ki?" diyen Yavuzcan tıpkı babası gibi elinden gitarını bırakmıyor.
Yavuz Çetin neden intihar etti sorusuna gelirsek bunun cevabını kendisi vermiş zaten. Ölmeden çalışmalarını tamamladığı ama sevenleriyle buluştuğunu göremediği albümü Satılık'tan Yaşamak İstemem adlı şarkıda her şeyi anlatmış.
Bana öğretilen her şey
Bana dayatılan yaşantı
İşe yaramaz bir çöplük
Yarattığınız sistemler
Kullandığınız yöntemler
Yaşamak istemem artık aranızda