Gerçekten her şey hakkında bir roman varsa, bu kesinlikle Ulysses'ten başkası olamaz. Birkaç kez başladım ama asla çok ileri gidemedim serzenişinin romanı Ulysses. İngiliz Edebiyatı'nın en iyi ve aynı zamanda okunması en zor romanlarından biri. Bu yüzden James Joyce, Ulysses'i bitirdiğinde o kadar bitkindi ki bir yıl boyunca tek satır bile yazamadı. Ulysses yazarlar ve okuyucular tarafından sürekli olarak yaşamı ve zihinleri değiştiren bir roman olarak adlandırılıyor. Ayrıca şimdiye kadar yazılmış en iyi kitap listelerinin de başında yer alıyor.
Eserin ana gücü, karakter tasvirinin derinliğinde ve mizahının genişliğinde yatar. Kitap, en çok bilinç akışı tekniği olarak bilinen iç monoloğun bir varyantını kullanmasıyla ünlüdür. Joyce böylece düşüncenin genellikle görünüşte rasgele olduğu yolları aktarmaya ve yaşam boyunca net ve düz bir yol olasılığının olmadığını göstermeye çalıştı. Üstelik bunu yaparak, ahlaki değerlerin yanlış olduğunu kabul eden kurgu yazmanın yepyeni bir yolunu açtı.
Eserin dili ve yapısı
Harika olduğu kadar okurken çileden çıkaran bu romanı, modernizmin bir şaheseri olarak gösterebiliriz. Aynı zamanda postmodernizmin en önemli eseri olarak da adlandırmak mümkündür. Doğaüstü güzellikte pasajlar, herhangi bir stand-up gösterisinden daha komik sekanslar, bir o kadar da zarif cümleler içeriyor. Bana kalırsa kesinlikle internetten bir asır öncesinin sanal gerçekliği.
Ulysses derinliği ve karmaşık bir eser olmasıyla edebiyat ve dil anlayışını tamamen değiştirdi. Sözcük dizisiyle ünlü bu eser, neredeyse hiçbir noktalama işareti içermez. Cümleler uzun ve tam bir düşünce aktarımı olarak akar. Roman, hem efsanevi bir macera, hem de yüksek sanatla işlenmiş içsel psikolojik süreçlerin çarpıcı bir portresidir. Ulysses'i okumak gerçekten zor. Lakin istekli okuyucuların ona gösterdiği çaba ve ilginin kat kat fazlasını hak ediyor.

Romanın konusu ve tarzı
Zor dediğim bu romanın hikayesi ise son derece basit. Ulysses, Dublin'de geçiyor ve yalnızca bir günde yaşanan olayları kaydediyor. Orta yaşlarında Yahudi bir adam olan Bloom ve genç bir entelektüel olan Daedalus romanın ana karakterleridir. Bloom, karısı Molly'nin sevgilisini evlerine kabul ettiğinin tam farkındalığıyla gününü geçiriyor. Joyce'un şaşırtıcı bilinç akışı, gündelik olaylara benzersiz bir bakış açısı sunar. Olayları Bloom, Daedalus ve Molly'nin iç perspektifinden görüyoruz. Ancak Joyce eserine bilinç akışı kavramını da genişleterek yansıtıyor. Bu çalışma Joyce'un anlatı teknikleriyle geniş çapta ve çılgınca oynadığı bir deneydir.
Bazı bölümler olayların sese dayalı bir temsiline odaklanır. Bazıları ise kurgusal tarihtir. Bir bölüm özdeyiş biçiminde anlatılırken, diğeri drama gibi yazılmıştır. Bu kapsamlı alanlarla Joyce, hikayeyi çok sayıda dilbilimsel ve psikolojik bakış açısıyla yönetiyor. Üstelik devrimci üslubuyla edebi gerçekliğin temellerini de derinden sarsmayı ihmal etmiyor.
Eserin bağlantısı
Bu edebi deney aynı zamanda Homeros'un Odyssey'sinde anlatılan efsanevi yolculukla bilinçli olarak bağlantılıdır. Adından da anlaşılacağı gibi Ulysses, Homeros'un kahramanı Odysseus'un Latince adıdır. Joyce romandaki olayları Odyssey'de meydana gelen bölümlerle eşleştirir. Böylelikle bir günlük yolculuğa efsanevi bir rezonans verir. Joyce'un kahramanı, Homer'ın gözü pek kaşifi değil, Dublin'li bir Yahudi olan Leopold Bloom'dur. Bloom, Homeros'un kahramanının on yıl boyunca eve dönmek için yaptığı gibi Akdeniz'in her yerine ve ötesine seyahat etmek yerine, tek bir gününü Dublin'i dolaşarak geçiriyor. Bu yüzden aynı zamanda kitap, 1904 Dublin'inin çok ayrıntılı bir seyahatnamesidir. Eğer günün birinde Dublin'e giderseniz, eserde bahsedilen yerleri ziyaret etmek için bir tura çıkabilirsiniz. Dublin her detayıyla bir müzeden farksız bir şehir. Hele o şahane kütüphanesini tekrar görebilmek için can atacaksınız.

Nasıl okumalıyım?
Bu hümanist roman, birçok 19. yüzyıl eserinden farklı olarak belirsizlikle bitiyor. Ulysses'in sonu, insanlığımızın onaylanmasıyla ilgilidir. Son derece edebi bir eser olan Ulysses, tek seferlik genel bir okuyucu için karmaşık bir eser. Birçok büyük edebiyat eseri gibi çok boyutlu ve katmanlı. Tüm bunları anlamak ve nihayetinde zevk almak için tekrar tekrar okumak gerekiyor. Üstelik derin bir çalışma da gerektiriyor. Aynı zamanda roman, çoğu kitap dışında önemli bilgiler gerektiren imalar, parodiler ve bilmecelerle doludur.
Yazarın kendisinin de söylediği gibi; eserine o kadar çok muamma ve bulmaca koymuştu ki, profesörleri yüzyıllarca ne demek istediğini tartışmakla meşgul edecekti. Bu da romana ölümsüzlük kazandıracaktı. Nitekim öyle de oldu.
Ulysses'i etkileyici yapan şey aslında yalnızca teması değil, geliştirildiği ölçektir. Joyce hikayeyi doğal boyutunun on katına çıkarırken, sonunda onu hem patlatmayı hem de kısmen sönük bırakmayı kesinlikle başarmış. Bu yüzden kuşkusuz ki Ulysses yüksek bir deha eseridir.
Son söz
James Joyce, Ulysses adlı romanını 1922 senesinde yayımladı. Çalışma ilk olarak İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'nde "müstehcenlik" gerekçesiyle yasaklandı. Uzun bir aradan sonra, 1934 senesinde yeniden basımına izin verildi. Ulysses, karakterlerinin zihinlerindeki iç seyahat yaşamını, ölümü, felsefeyi ve grafik aşk romanlarını yansıtır. Yani kitap okuyucusuna her türlü seyahati sağlıyor. Bloom, Molly ve Stephen kitabın çoğunu geçmiş hakkında, sevdikleri hakkında, dil ve edebiyat hakkında düşünerek geçiriyorlar. Üstelik bu yansımaların bilinç akışında sunuluyor olması esere farklı bir tat katıyor.
Homeros Odysseus'un hikayesini anlatmaktan çok, hikayenin gücünü ve konuşulan kelimelerin gücünü gösterir. Ulysses örneğinde Joyce, sıradan ve biraz başarısız bir adamın hayatındaki bir günün hikayesini anlatmaktan fazlasını yapar. Bize her türlü düşünme biçimini sunar. Ayrıca son bölümde, Molly Bloom'un genişletilmiş iç monologu, tüm zaafları ve gizemleriyle insan kalbinin doğasına bir bakıştan başka bir şey değil. Genel olarak yayımlanmasından bu yana geçen sürede eser, bilim adamlarının ve okuyucuların gözünde hızla 20. yüzyılın en büyük romanlarından biri statüsüne yükseldi. Üstelik hala da bu eşsiz yerini korumaya devam ediyor. Beyaz perdeye aktarılmış formları da mevcut olan eser, yeni bir yapımı sonuna kadar hak ediyor.
