Ceren Ceylan

Amfetamin, santral sinir sistemini uyaran ve nörotransmiter dediğimiz hormonun salgılanmasını artırarak etki gösteren bir bileşik. Nörotransmiter ise günlük hayatımıza çok uzak olmayan noradrenalin, epinefrin, dopamin gibi hormonların genel ismi. Peki amfetamin bu hormonların salgılanmasını artırarak aslında ne yapıyor? Amfetamin sayesinde bu hormonların, nöronların bağlantı yaptığı yerde (sinapslarda) konsantrasyonu artıyor. Bu sayede nöron uçlarını daha çok tetikliyor ve uyarmış oluyorlar. Yani dışarıdan fiziksel olarak nasıl gözükürse gözüksün aslında bu madde beyni ele geçiriyor.

Amfetamin, Adderall isimli ilacın yapımında kullanılıyor. Bu ilaç ise terapötik dozlarda uyanıklığı sağlayan ve dikkati artıran bir ilaç. Adderall aslında ilk olarak 1920'lerde Obetrol adıyla piyasaya çıktı. Obetrol da bahsettiğimiz amfetamin gibi nörotransmiter maddelerin konsantrasyonunu artırarak etki gösteriyordu. Bu etki ise dikkat dağınıklığını önlüyor, uyanıklık süresini artırıyor, çalışma saatlerinin artmasını sağlıyordu. Bütün hayat kalitenizi artırıyor kısaca. Hele ki birçok işinizi yaparken dikkat eksikliği hissediyorsanız ve bu hayatınızı etkiliyorsa gözünüze mükemmel gelebilir. Ancak her güzel şeyin bedeli olduğu gibi bu ilacın bedelleri de oldukça ağır.

Ezelden beri nesiller elbette performanslarını artırmak için farklı yollar denemiştir. Çünkü performans sarf edilen her alanda yarış, hep var olmuştur. Günümüzde bu yarış özellikle amfetamin gibi DEHB (dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu) tedavisinde kullanılan ilaçlar yoluyla kazanılmaya çalışılıyor. Tam da bu özelliğinden dolayı özellikle Amerika'da üniversiteli öğrenciler tarafından büyük bir ilgi görmeye başladı. Doğru kullanılmayan, amacının dışına çıkan her ilaç gibi amfetamin de suistimal edilmeye hazırdı ve öyle de oldu.

Amfetaminin üniversitelerdeki suistimali konu alan ilk makale 1937'de Time dergisinde yayımlandı. Yani bahsi geçen olay kesinlikle yeni bir şey değil! Başlıklarda Kuvvet Hapı Zehirlenmesi olarak geçen bu konu, çoktan büyük bir korku yaratmıştı. Ama bu korkular boşunaydı çünkü gençler Adderall'a şarkılar bile bestelemeye başlamışlardı. Üniversite kokaini adı takılan bu ilaç, çoğunun kanında dolaşmaya başlamıştı.

İlk amfetamin deneyimi ve Adolf Hitler

Amfetamini tesadüfi olarak sentezleyen Dr. Gordon Alles, alerji ilacı yapmaya çalışan genç bir biyokimyagerdi. Sentezlediği ama ismini dahi koymadığı bu maddeden kendisine 50 mg enjekte etti. Ancak bu doz terapötik dozun çok üstündeydi.

Alles'in sonradan bulunan laboratuvar notlarında amfetaminle ilgili şuan bilinen birçok bilgiye rastlamak da mümkün. Alles, ilacı enjekte ettikten dakikalar sonra "Güçlü bir iyilik hissi!" notunu alıyor. Bir saat sonra ise "Uykusuz bir gece, aklım düşünceden düşünceye atlıyor." yazıyor. Son olarak da "Yeni bir nazal dekonjestanın etkileriyle, amfetamin çok iyi!" notuna rastlıyoruz. Alles'in kendine amfetamin enjekte etmesi böylece ilk amfetamin deneyimi olarak tarihe geçiyor.

Amfetamini ilk deneyenlerden biri ise 1989-1945 yılları arası yaşamış olan tarihin en büyük suçlularından olan Adolf Hitler! Adolf Hitler'in özel doktoru olan ve özgül tedavi yöntemleriyle gündeme gelen Karl Brandt'ın Hitler'e amfetamin verdiği bilinmektedir. Hatta Hitler hiç bitmeyen hareketliliğinin altında da bu ilacın etkisi olduğu söylenebilir. Amfetamin ayrıca Nazi ordusunda askerlerde de kullanılmıştır. Bu sayede askerler çok daha uzun süre savaşabilmiştir. Daha sonra bu kervana İngiliz ordusu da katılmıştır.

Hitler, bipolar teşhisi olmasına karşın günde 24 ilaç kullanıyordu. Ayrıca vejetaryen olan Hitler'in en büyük sağlık problemi gaz sorunuydu. Doktorunun ise ona bu sorun için askerlerin feçesinden elde ettiği bakterilerle bir tedavi uyguladığını biliniyor. Sahiden de bu doktorun kullandığı tedavi yöntemleriyle anılmasına şaşırmamak gerekiyor.

Tıp alanında amfetamin gelişmesi

1930'larda Benzedrin piyasa ismiyle dekonjestan formunda bir ilaçla eczane raflarındaki yerini genişletti amfetamin. Bu ilaç burnunuzdan çekince sinüslerinizi açıyordu. Sorun şuydu ki, insanların çok fazla hoşuna gidiyordu. Herhangi bir yolla veya tedavi amacıyla kullanılan amfetamin, insanları gaza getirip çalışmaya hazır hissettiriyordu. Öyle ki, artık üniversite öğrencileri de dahil olmak üzere insanlar Benzedrin içindeki gazlı bezi çıkarıp çiğnemeye başlamışlardı.

Savaştan sonra amfetamin içerikli olan Benzedrin ve Dexedrine antidepresan olarak kullanılmaya başladı. Daha sonra kilo vermek amacıyla piyasaya çıktılar. Hatta amfetamin sancılı adet için de test edildi. Bu testin ise ilginç bir hikayesi vardı. Testi yürüten doktorun çalıştığı fabrikadaki tüm seri üretim işçileri kadındı. Doktor için bu bir fırsattı ve teste başladı. Ancak zaman geçtikçe denekler daha fazla amfetamin istemeye başladılar. İlk başlarda bu istek yerine getirilse de aslında bunun deneyle hiç alakası yoktu. Çünkü kadınlar, ilacı almayı seviyorlardı. Amfetamin onların da nöronlarının iplerini ele geçirmişti.

DEHB ile başlayan suistimal

Birinden Ritalin adlı bir ilaç kullandığını ya da bir yakınınızın çocuğuna Concerta diye bir reçete edildiğini duymuş olabilirsiniz. İşte bu ilaçlar DEHB (dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu) tedavisinde kullanılan metilfenidat etken maddesine sahip. Metilfenidat ise amfetamin ile yakın akraba. Metilfenidat gibi amfetamin de özellikle DEHB tedavisinde kullanılıyor. DEHB ise tamamen nörolojik tabanlı bir mental bozukluktur. Çoğunlukla 12 yaşın altında hiperaktivite olarak başlayan ve gençlik döneminde dikkat bozukluğu eklenerek devam eden bir hastalık. Bu hastalık için tedavi edici ama madalyonun diğer tarafından bakınca uyuşturucu madde niteliğinde olan amfetamin ve metilfenidatın ne yazık ki artık ülkemizde de suistimal edildiğini görüyoruz.

Türkiye'de bu suistimalin öncelik topluluğu ise öğrenciler. Ne kadar bu ilaçları reçetesiz ve alanında uzman doktora reçete ettirmeden eczaneden temin etmek imkansız olsa da üniversite öğrencileri için bu konuda imkansız diye bir şey yok. Özellikle sınava hazırlanan veya üniversite sınav haftaları zorlu geçen öğrenciler tarafından uzman doktorlara yazdırılmaya çalışılıyor. Birbirine ikram veya tavsiye edenlerin sayısı da cabası. Maalesef günümüzde psikiyatristlerin de ilaç yazma konusundaki cömertliklerini(!) düşünürsek isteyenler için ilaca ulaşmak zor olmamalı.

Suistimalin ne noktada olduğunu merak ediyorsanız eczacı, uzman doktor, farmakolog ve gençlerin durumu çok güzel izah ettiği bu videoyu izlemenizi öneririm.

https://www.youtube.com/watch?v=M4ZBsM_a6pA