Gece kaça kadar uyanık kaldığımın bir önemi yok fakat sabah uykularına bağımlı olanlardanım. Bir gece kuşuyum da diyebilirim. Bunun ideal olduğunu iddia etmiyorum ama her bedenin de bir uyku saati olduğuna gönülden inanıyorum. Aksi takdirde vücut uyanmadan sabahın beşinde hangi güç, insanı o sıcacık ve yumuşak yataktan kaldırır ki... Bu, benim bu dünya düzleminde sağlıkla, keyifle ve huzurla asla deneyemeyeceğim bir deneyim olabilir. -diyerek kendimi bu deneyimin hayatıma geleceği anı beklemeye alıyorum. Zira yaşam dinamiklerinde "asla" diye bir alan yer almaz. Göstereceği varsa görürsün.- Evet, ben de sabah on bire kadar uyuduysam artık uyku yazımı yazmaya hazırım demektir. Öncelikle bilmemiz gereken şu ki biz uyurken beyin hiç uyumuyor. Hatta beyin için uyku asıl çalışmanın yapıldığı zaman dilimi.

Araştırmacılar "uyurken bize neler oluyor?" demişler. Kafamıza ve vücudumuza düzinelerce elektrot takıp takip etmişler. Elektroensefalografi de(EEG) uykuya dair bulunan bilginin özeti şöyle. Hani anne bebeğine "uyusun da ben de işlerime bakayım" der ya. Aynen bu modda, beyin de bizim dinlenmeye geçmemizi bekliyor. Çünkü gün boyunca yapılan faaliyetlerden dolayı zihnin tamir olması gerekiyor. Kaybolan enerjinin yerine konması ihtiyacı var. Son olarak da bilgilerin tasnifi...
NonREM - REM döngüsü
EEG'de vücuttaki değişimlere bağlı olarak uykunun her evresini dalgalar şeklinde bir kağıtta görebilmeniz mümkün. Bilim insanları bunu, lunaparklardaki hız trenine (roller-coaster) benzetiyor. Herkese EEG çektiremeyeceğimiz için ben yazarak anlatayım. Uykunun ilk dönemine geçmeden evvel kısa bir süre dingin, belki biraz da uyuşmuş hissederiz. Hani yarı uyanık yarı uykulu diye tanımladığımız bu evreye alfa evresi de denir. Burada kısa bir süre kaldıktan sonra NonREM döneminin birinci evresi perdeyi açar. En hafif uyku halidir. 1-7 dakika sürer. Eğer tam dalmışken uyandırılırsanız hiç uyumamış gibi hissedersiniz.
İkinci döneme geçişle beraber asıl uykuya da dalmış olursunuz. Kaslar gevşer, nabız ve vücut ısısı düşer. "Üşüyenin üstüne kar yağar" derler ya atalarımız; bundan işte. Yaklaşık 35-40 dakika sonra üçüncü evreyle beraber dördüncü evreye de geçeriz. Burada EEG'ye bakıyor olsanız delta dalgalarını görürdünüz. Uykuya dalınca kapıyı kırsanız bile duymayanlar bu dönemde uyuyorlar demektir. En derin uyku halidir. Beyne giden kan miktarı azalır. Büyüme hormonu dediğimiz -aslında beynin ve fiziksel bedenin gelişimini kontrol eden- hormonlar bu evrede salınmaya başlar.
Bir süre 4. evrede kalıp döngüyü üçüncü daha sonra ikinci evreye bırakırız. REM dönemi sahneye çıkar.

REM uykusu tüm uykunun yüzde 20'dir. Burada 15-20 dakika kalırız. REM uykusunda birisini gözlerseniz gözleri kapalı olsa bile göz bebeklerini hareket ettiğini gözlemleyebilirsiniz. Bu dönemin bir başka özelliği ise bizim hareketli halimizdeki beta frekansına benzer bir dalga yayıyor olmasıdır. Her ne kadar uyanık ve dikkatli olduğumuz zamana benzese de araştırmacılar bu dönemin bir nevi felçli durumuna benzetiyorlar. Çünkü uykudaki fiziki tepkilerimizin artmasına karşılık kas gerginliği tamamen kaybedilmiş bir halde oluyoruz. Sadece istemsiz çalışan kalp ve akciğer kasları çalışmaya devam ediyor. Muhteşem mekanizma...

Rüya görmek ya da görmemek; işte tüm sorun bu
Baştan yazayım da başlık sizi yanıltmasın. Çünkü bilim insanları rüya görmeyi engelleyip ne olacağını da merak etmişler. Herhangi bir soruna günümüz bilgileri ışığında henüz rastlanmamış. Yazar buraya bir şerh bırakmak ister. Neden diyenler için; konu çok uzun olmakla beraber insan yaşamında hiç bir şeyin gereksiz olmadığına inanıyorum. Varlığın anlamı olduğu kadar yokluğu da eksikliktir. Her şey bütün halinde ahenklidir. Bunlara ek olarak, 6 saat REM uykusu uyuyan deneklerin 8 saat uyuyanlara göre daha az gelişim gösterdiğine rastlamışlar. Daha önce de yazdığım gibi günlük hayattaki edinilen bilgilerin tasnifi ve depolanması için iyi bir uyku olmazsa olmaz.
.jpg)
Dubai uluslararası havalimanında bulunan özel uyku kabinleri
Bilim insanları başta belirttiğim sabah insanı ve akşam insanı ayrımının da dikkati ve eğilimleri çok net etkilediğini söylüyorlar. Bazen yaşam şartları, bu ayrımı zorunlu hale getirse de beyin işeyişi genel olarak uyumak ve uyanmak konusunda benzer bir işleve sahip. Sabah kuşları zengin bir kahvaltıya meylederken, akşam kuşları ise sabahları geçiştirme veya hafif bir şeyler yemeyi tercih ediyorlar. 50 yaşından sonra sabah insanı olma eğilimi genel itibariyle artıyor. Bu da demek oluyor ki erken kalkma deneyimine nerden baksan bir otuz yılım var!
Tüm konuyu özetleyecek olursak vücudumuz gün içerisinde çeşitli ritimlere ve dalga boylarına girer ve çıkar. Uyku da bu döngünün bir parçasıdır. İnsandan insana bazı değişimlerle beraber iyi bir uyku her zaman sağlığımızın bir parçası olmaya devam etmekte.
