Efsun Bilge Bilginer

We <3 Kargala

Sanatçılar eserlerine hayatını; acılarını, sevinçlerini, pişmanlıklarını, özlemlerini de yansıtıyor. Şimdi çok etkilendiğiniz bir eseri düşünün;- bu bir kitap da olabilir bir resim de- orada kendinizden bir şeyler bulduğunuz aşikardır. Hatta sanatçıyla ortak bir yaranız olduğunu söylemek bile mümkün. Hadi o zaman; çizdiği “Anadolu Kadını” portreleriyle unutulmaz ressam Nuri İyem ’i yakından tanıyalım. Belki de resimlerinde kendinizden bir parça bulabilirsiniz; kim bilir?

Hayatının dönüm noktası

Ressam 1915 yılında İstanbul’da Bulgar göçmeni bir aileye doğdu. Henüz 7 yaşındayken Mardin’de çok sevdiği ablası Aliye'yi kaybetti. Bu ölüm ileriki yıllarda sanatçının tüm hayatını etkileyen bir dönüm noktası oldu. Nasıl mı? İyem'in yaptığı resimlere bir göz atın. Ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.

Resim tutkusu

İyem çocukken resim tutkusu yüzünden babasından çok tokat yedi. Hatta bir gün resim kalemlerini babasının usturasıyla yontunca evde kıyamet kopmuştu. Ama engeller bununla bitmedi. Bir de ressamın bu tutkusunun önüne annesi çıktı. Günah olduğu gerekçesiyle çok üzülmüş ve oğlundan resim yapmayı bırakmasını bile istemişti. “Cehennemlik olacaksın” diyordu. Ama sanatçı Fatih Sultan Mehmet’in ve diğer sultanların da portreler yaptırdığını söyleyerek annesini ikna etti.

Tüm bunlara rağmen böylesine bir tutkunun önüne kimse geçemedi. Ve ressam ölünceye kadar 3500 civarında resim yaparak unutulmazlar arasına girmeyi başardı.

Anadolu kadını portreleri

Ressam sayısız “Anadolu Kadını” portesi çizdi. Bu portrelerde kadınları “büyük kocaman gözler ve uzun yüzler” ile resmetti. Aslında ressam çocuk yaşta kaybettiği ablasını bu çizdiği kadınların gözlerinde yaşattı. Adeta her resimde ablasını yad etti... Öyle ki bir Nuri İyem resmi gördüğünüzde o gözler size hep tanıdık geliyor. Resimlere baktıkça insanın içini bir hüzün kaplıyor. Kadınların bakışları içinize işliyor.

Hatta Toplumsal Gerçekçi Sanat akımının öncülerinden olan İyem için aynı zamanda bu gözlere Anadolu’nun acılarını da sığdırmış desek yanlış olmaz. Çünkü bu resimlerde köyden kente göçü, gecekondu hikayelerini; dönemin toplumsal sorunlarını da anlatıyor.

Sanat hayatı

  • Çocuk yaşta kömür kalemiyle çizdiği resimlerle başlayan kariyeri ortaokul ve lise yılarında da kararlılıkla devam etti.
  • Güzel Sanatlar Akademisi’nde hocası ve yakın arkadaşı olan Ahmet Hamdi Tanpınar Nuri İyem’i anlatırken onu “bir yaratılış mucizesi” olarak tanımladı .  
  • 1941 yılında arkadaşlarıyla birlikte "Yeniler" grubunu kurdu ve "Liman Kenti İstanbul" adlı sergi ile toplumsal-gerçekçi sanat görüşünü ilk defa ortaya koydu.
  • Ressam 1944 yılında yüksek akademiden “Nalbant” eseriyle okul birincisi olarak mezun oldu. İleride bu resmi tutuklanmasına ve 2 yıl hapis yatmasına neden oldu.
  • 1973 Cumhuriyet’in 50.Yılı Resim Ödülü’nü,
  • 1989 Sedat Simavi Görsel Sanatlar Ödülü’nü
  • Ve 1997 TÜYAP İstanbul Sanat Fuarı Onur Ödülü’nü aldı.

Ayrıca Türkiye'nin ilk resim dershanesini Beyoğlu Asmalımescit’te Önay Apartmanın çatı katında Fethi Karataş ve Ferruh Başağa ile kurdu. İleride burada yetişen ressamlar “Tavanarası Ressamları” grubunu kurdular.

2001 yılında oğlu ve gelinin açtığı Evin Sanat Galerisi ressamın resimlerinin yer aldığı koleksiyonları tespit etti ve görselleri arşivledi.

Yurt içinde ve yurt dışında birçok sergide eserleri yer alan sanatçı 2005 yılında 90 yaşında İstanbul’da vefat etti. Cenaze törenine gelen insanların yakalarında Nuri İyem’in Anadolu Kadınları tablolarının önünde çekilmiş fotoğrafı takılıydı.

2006 yılından beri ressamı anmak ve genç ressamları desteklemek amacıyla Evin Sanat Galerisi her yıl “Nuri İyem Resim Ödülü” veriyor. Bence artık nerede bir Nuri İyem resmi görseniz o hüzünlü gözler size de tanıdık gelecek. Sanatla kalın.