Astroloji

Yargılamak, Eleştirmek ve Enneagram


Çağlan Tunçbilek 14 Temmuz 09:53

Birisi aniden; “Yargı nedir? Çabuk söyle” dese ne derdim? Herhalde ilk aklıma gelecek şey, devletlerin hukuki sisteminin temel hedefi olurdu. Mahkemeler yargılamak için kurulmuştur. Yargı sistemi önceden belirlenmiş kurallara göre düzenlenmiştir. Yargılama bittiğinde bir sonuç çıkar. Ancak bu yazının amacı kişilerin “birbirlerini” yargılamaları veya eleştirmeleri ile ilgilidir.

Zihnimiz esasen bir karar verme aracıdır. Sonuca analiz yaparak ulaşır. Analiz yaparken sistem şöyle işler. Hafızamızdaki tecrübeler bir kenardadır. Başta görme ve işitme algısı olmak üzere beş duyumuzdan gelen bilgiler diğer taraftadır. Geçmiş tecrübe ile duyulardan gelen bilgiler karşılaştırılarak bir sonuca ulaşmak mümkün olur. Aslında yaklaşık olarak mahkemeler de böyle çalışır.

Yukarıda bahsettiğim yapıyı gün içinde birçok defa kullanırız. Gözümüzü kapatıp karşıdan karşıya geçmeyiz. Kilo alınca diyet kararı alabiliriz. Astım olunca sigarayı bırakma kararı alabiliriz. Yakında silah sesi duyarsak ya kaçar ya da yere kapaklanırız. Yeni yürümeye başlamış bebeğin uzun süre sessiz kaldığını fark edersek onu evin içinde endişeyle ararız. Bu davranışların hepsi bir yargının sonucunda oluşmuştur.

Yargı ve eleştirinin farkı nedir?

Eleştirinin içinde yargı vardır. Yargı tek başına bir sonuçtur. Yargıda “bu böyledir” deme vardır. Eleştiri tartışmaya açıktır. Eleştirmek için ikinci bir kişiye ihtiyaç duyarız. Eleştirdiğimiz kişiye sorun olduğunu düşündüğümüz şeyi söyleriz Ya da aynı kişiyi bir başkasına şikâyet edebiliriz. Tartışma imkânı vardır. Eleştiride yargınızdan karşının haberi vardır.

Birisini içsel olarak yargılayabileceğiniz gibi yargınızı tartışmaya kapalı bir şekilde karşınızdakine de söyleyebilirsiniz. Dolaylı olarak bilmesini de sağlayabilirsiniz. Yargı olumsuzsa, karşı tarafı genelde kırar.

Üniversite seçimi ve iş seçimiyle ilgili kararımız hayatımızı temelinden etkiler. Bunlar kendimizle ilgili yargının sonucudur. Okulda, işte insanlarla ilgili kararlarımızda önemlidir. Son olarak eş ile ilgili kararlarda çok önemlidir. Dost seçimimizdeki bazı hatalarda yıllarca bizi olumsuz etkileyebildiği gibi bunun tersi de mümkündür.

 Yargılamalardaki sıkıntılar nelerdir?

  1. Ne istediğimizi önceden belirlememiş olmak
  2. Karşımızdaki kişi ya da kişilerle ilgili karar verirken sadece hislere göre karar verme eğilimi.
  3. Yeterince değerlendirmeden acele karar vermek
  4. Yargılamak için çabaladığımız konuda gerçekten bir yargıya ulaşmaya gerek olup olmadığını düşünmemek
  5. Yaş ve tecrübe konusu                                                  

Bir insanla ilgili karar vermek için bir merkez noktamızın olması gerekir. Bu öncelikle kendimiz olmaktadır. Daha sonra çoğunlukla saygı duyduğumuz kişi veya kişilerin fikirleri önemlidir. Daha az olarak bilgiyi de temel alıyoruz.

Bir insan iyi mi kötü mü? Tam mı eksik mi? Kültürlü mü değil mi? Bir konuda doğru mu davranıyor yoksa yanlış mı? Bir konuda doğru mu düşünüyor yoksa yanlış mı?

Bu sorularla ilgili 3 çeşit cevap vardır:

a-Kendi gerçekliğimize göre (az veya çok taraflıdır)

b-Karşımızdakinin gerçekliğine göre (eleştirdiğimiz kişiye yargımızı söylediğimizde vereceği cevap)(az veya çok taraflıdır)

c-Esas gerçekliğe göre (tarafsızdır)

Yargılamanın gerçekçi olması için izleyeceğimiz yol nasıl olmalıdır? Bir noktaya kadar atalarımız gibi davranacağız. Güvenlik, beslenme ve üreme konularında karşımızdaki birey bize bir tehlike arz ediyor mu? Aslında tehlike arz ettiğini düşünüyorsak çok fazla düşünmeye gerek yok. Eğer bu konularda bir zarar söz konusu değilse, karşımızdaki bireyi yargılamamamız en uygun yoldur.

Konuşma ve istişareler önemli

Bu noktadan sonra ikinci konu sadece hislerin yeterli olmadığını bilmektir. Karşımızdaki kişi ile ilgili yeterli bilgi sahibi olmanın önemini unutmamak gerekir. Bu en güzel birebir diyalog (istişareler ya da konuşmak) ile olabilir.

Üçüncü nokta, acele karar vermemek. Evet, bu oldukça önemlidir. Geçen süre karşınızdaki bireyin davranışlarını çeşitli durum ve konularda takip edebilmenizi sağlar. Ayrıca iş uyumu (iş arkadaşlığı) ve özel hayatta paylaşımlar oldukça farklıdır. İş konusunda uyum iş için yeterli olmaktadır. Dost konusunda ise durum biraz daha zorludur. Kişilik tiplerinin ve mizacın yakın olması yeterli olmakta. Geçen zamanla bir gün bir arkadaşımızın aslında dostumuz olduğunu hissediyoruz.

Bir de eleştiriye yaşın ve tecrübenin etkisi konusu var. Zamanla çevremizdeki insanlarla ilgili daha gerçekçi kararlar verdiğimizi düşünüyorsak bu güzel bir haberdir. Yine zamanla insanları daha az yargıladığımızı düşünüyorsak giderek daha fazla olgunlaşıyoruz demektir.

Gruplardaki durum

Odağımız bir insanı yargılamak olduğu için grup konusunu, grup içinde uyum olarak değerlendirmek gerekecek. Ama insanlar bir grupta kendini rahat hissederken bir başka grupta rahat hissetmeyebilir. Bu açıdan bir insanı gruptaki durumu ile değerlendirmek bizi ciddi hatalara sürükleyebilir. Ayrıca yalnızlığı seven bir insan ya da sadece dostlarıyla görüşmek isteyen insan kötü müdür? Grup içinde sessiz olan bir insan kişiliğinden dolayı mı yoksa gruba uyum sağlayamadığı için mi sessizdir? Belki de ikisi birden mi? Yoksa üçüncü bir neden mi var? Belki de geçici bir durumdur. Bilemeyiz. Bu da karşıdan subjektif (taraflı) değerlendirmelere açık bir konudur. Ayrıca zarar vermeyen birisini yargılamaya çalışmak ne kazandırabilir?

Eleştiri ve yargının gerekliliği ve zamanı

Peki, bir insanı ne zaman yargılamayıp eleştirmeliyiz? Eleştirmeye gerek var mı yok mu; nasıl karar veririz? İş arkadaşımız iş konusunda uyuma sahip mi değil mi? Dostumuzu karşımızda gördüğümüz süre içinde karşılıklı olarak birbirimize huzur verebiliyor muyuz? Bu soruların cevabı önemlidir. Eleştiri konusu bu soruların cevabına göre çok gerekliyse gündeme gelebilmelidir.

Temel konularda (güvenlik, beslenme gibi) sıkıntı yoksa ve yukarıdaki soruların cevaplarında da bir sıkıntı yoksa olumsuz yargılayıcı eleştiriler için çabalamak, çok anlamlı değildir? Önemli olan aldığımız etkidir. Kişilik tipleri ve mizaçların uyumudur.

Gerçekçi olarak bir insanı yargılamak çok zordur. Bu nedenden yargılayıcı konumundan uzakta olmak huzur vericidir. Çaresiz kaldığımızda -tamamen değil- daraltılmış konularda bunu yapmaya çalışmak, daha az sıkıntı verici olacaktır. Eleştiren konumda olmak da zordur. Yargımızı eleştiri haline dönüştürüp eleştiriyi ilgili kişi ile yapmak ise dürüstlük olacaktır. Nezaket ise elzemdir. Eleştiri en derinde iki taraf içinde faydalı olmalıdır. İçinde iyi niyet ve sevgi barındırmalıdır.

Amacı dışında eleştirinin nedeni de farklı olmak zorundadır. Bu duruma eleştiri görünümlü yargı diyebiliriz. Temel nedeni, özdeğer algısının yetersizliğidir. Kişi en derinlerde aslında kendine öfkeleniyordur. Ancak gerçek şudur ki bütün canlar kıymetlidir.

Bu yazıyı kargala!
0 Yorum