Bilim & Teknoloji

Yukarıda Hayat Var: Uçan Arabalar


Uğur İşçeviren 13 Ağustos 07:48

Y kuşağı iyi bilir. Bizim teknoloji çıtamız Jetgiller'dir. O günlerde izleyip hayran kaldığımız birçok teknoloji bugün evlerimizde. Kimisi de yollarda. Oradan oraya uçuşan arabalar, hala hafızalarımızda. İşte bu uçan arabalar, yakın zamanda hayatımıza girebilir. Daha doğrusu zenginlerin hayatına girer ve biz de yine izleriz. Hele ki ülkemizdeki mevcut otomobil fiyatlandırmasını ve ÖTV'yi düşününce uçmasa da olur. Lakin dünyada önemli bir girişim uçan araba. Bu girişimin ilk testleri de yavaş yavaş gerçekleşiyor. Yaklaşık bir ay evvel Klein Vision isimli şirkete ait Aircar prototipi, Slovakya'da ilk şehirler arası yolculuğunu gerçekleştirdi. Aracın motoru benzinli ve BMW. 2500 m irtifada 170 km hıza ulaşan modelin dönüşüm süresi ise sadece 2 dakika 15 saniye. Şimdilik en büyük sorun devasa hacim ve ağırlıklarına rağmen düşük taşıma kapasiteleri.

Öncelikle şunu cevaplamak gerek: Uçan araba neden uçak ya da helikopterden farklı? Bu soruya yazının devamında birçok kez değineceğim ama temel olarak şehir hayatına adapte olması diyebiliriz. Yani uçaklar gibi uzun mesafeli ve geniş pistlere ihtiyaç duymuyor ya da helikopter gibi kulakları sağır etmiyorlar. Ama kimisi uçaklar gibi "kanatların aerodinamik etkisinden" faydalanırken kimisi de helikopterler gibi dikey kalkış-iniş yapabiliyorlar. Üstelik bunu yapmak için ihtiyaç duydukları yakıtı da benzin istasyonuna gidip "depoyu fulleyelim lütfen" diyerek alacağız. Biz uçan araba desek de evrensel olarak dikey kalkış iniş aracı (VTOL) olarak adlandırılıyorlar. Tahmin edeceğiniz üzere bunların elektrikle çalışan modelleri de tasarlanıyor ve onlara da e-VTOL diyoruz. Kimileri kanatlı tasarım sahipken kimileri küçük dronecuklar topluluğu misali çoklu pervane sistemi ile çalışıyorlar.

Trafik sorunu ortadan kalkacak mı?

Uçan araba, birçok firma için henüz prototip tasarım ya da teori aşamasında ama elektrikli araçların son 5 yılda kat ettiği yolu düşününce uzak değil. Modernleşme ve ulaşım kendi içinde yeni sorunlar yaratıyor. Dünyanın birçok ülkesinde karayolları artık yeterli değil. Trafik bir sorun. Hele ki İstanbul trafiği... Bu yüzden yeni ulaşım alanlarına ihtiyaç var. Bunun içinde doğal olarak yukarı bakıyoruz!

Önce işin güzel kısımlarına bakalım. Bu proje gerçekleşirse özellikle ilk yardım ve acil müdahale faaliyetleri müthiş hızlı olacak. Düşünün ki acil bir durumda kırmızı far denizinin arkasında kalan bir itfaiye ya da ambulans olmayacak artık. Afet bölgelerine yardım taşımak kolaylaşacak. Daha doğrusu bu tip faaliyetler yalnızca devletin organizasyonuna ya da teknik bilgi isteyen pilotajlara tabi olmayacak. Tabii eğer ucuz olursa!..

Böyle bir proje olursa karayolları ve toplu taşımalar rahatlayacak. Kentin her yanını devasa görünmez viyadüklerin sardığını düşünün. Trafiğin nasıl rahatlayacağını da. Sadece trafiğin rahatlamasından gelen süre değil bu araçların hızını da eklersek yolculukların süresi ciddi oranda azalacak. Böylece otoyolda boşta bekleyen araçların bekleme süreleri de azalacak ve havaya daha az karbon salınacak. Yani karbon emisyonu için devrimsel bir teknoloji uçan arabalar. Bizim ülkemizde ise bir faydası daha olur sanırım: İnsanlar daha az gerilip daha az yol kavgası edecek.

Her şey toz pembe değil

Teoride her şey müthiş, adeta sonsuz gökyüzü diye düşünsek de öyle değil. Karasal bir aracın yalnızca X düzleminde uzak kalması gereken bir mesafe söz konusu. Söz gelimi 50 km hızla giden bir araç için tek sınır önündeki araç ile 20-35 metre mesafedir. Ancak havada bu mesafeler çok daha uzun olmalı ve üç boyutlu olarak hesaplanmalı. Yani öyle havada bulut denizde kum gibi araç olması imkansız.

Diğer yandan bu teknolojinin gelmesi, şehirlerin mimarilerinin baştan aşağı değişmesini zorunlu kılıyor. Özellikle binarın çatılarının, bu araçlar için durak olması gerekliliği yüzünden çok ciddi değişimler şart. Bu da uçan araç teknolojine yapılacak yatırımın dışında ek bir masraf demek kentler için. Yeri gelmişken belirteyim. Yatırım danışmanlığı şirketi Morgan Stanley de dahil olmak üzere birçok analist 2040'ı hedef gösteriyor ve tahmini piyasası 1.5 trilyon $! Üreticilerin başında Boeing ve Airbus gibi havacılık devleri var. Yirmiden fazla büyüklü küçüklü şirket buna çalışıyor. Otomobil sektörü de dahil.

Çevreye daha az karbon salınacak ama diğer yandan doğa daha erişilebilir olacak. Yani şu an karayolu ile çıkmanın zor olduğu bölgelere küçük uçan arabalarla hemen gidecek insanoğlu. Gittiği yerlere pek huzur götürdüğü de söylenemez.

Sınıfsal sorunlar yaratır mı?

İşin bir de siyasi ve ideolojik bir yanı var. "Ne alaka?" dediniz muhtemelen. Bu konuda tedirgin olan sosyologlar özetle şunu diyor: "Eğer bu araçlar yalnızca multi milyonerler tarafından ya da yardım amaçlı kullanılmaz da seçkin ve zenginlerin erişiminde olursa var olan sınıfsal ayrım derinleşir. Zira bu araçlar ile ulaşımı ve buna bağlı sorunları hızla düzelen zenginler, aynı hızla toplumdan uzaklaşır. Onların aşağıda yaşadığı sorunları göremez. Kendilerine yukarıda bir hayat kurarlar. Bu da araçlar ucuzlamadan önce derin bir sistemi yaratır: Aşağıdakiler ve yukarıdakiler..." Otomobiller, şu anda da ekonomik gücü gösteriyor. Ancak herkes hala aynı seviyede. Bu varsayımın (aşağıdakiler ve yukarıdakiler) gerçek olduğu sonuçlar çok daha derin ve ürkütücü.

Diğer sorun ise, mevcut pil teknolojilerinin henüz bu ağırlığı ve tüketimi karşılayacak düzeyde olmaması. En azından bu ebatlarda... Aslında bu noktada pil teknolojilerinin yerini hidrojen yakıtlar alabilir. Zira hem çevre dostu hem de hacim olarak çok daha minik. Mevcut tasarımlarla sadece 2 kişiye izin veren araçlarda ideal bir çözüm. Bu yakıtı kullanmak için çok daha büyük ölçekli uçak firmalarının bile çalıştığını düşünürsek uçan arabacıların çok fazla bahanesi yok.

Sonuç olarak dünyanın multi-milyarderleri uzaya yolculuk için yarışsa da bizim için dünya hala yaşanmaya değer. Bu yüzden uçan arabaların yeri önemli: Lamborghini misali ultra lüks mü olacak yoksa Audi, BMW, Mercedes gibi lüks araçlar mı? Bunu öğrenmek için yaklaşık 5-6 yılımız var. Bekleyip göreceğiz. Her halükarda eğer bir gün uçan araba hayali gerçek olursa da bu konuda belki de bilim insanlarına ilham olan genç kardeşimize de teşekkür edelim. Zira ne fark eder? Ha uçan araba ha yürüyen uçak!..

Bu yazıyı kargala!
0 Yorum